Düşünen zeki insan bilir: Bir şeyi doğru adlandırmadan, onu doğru yönetemezsin. O yüzden meseleye büyük laflarla değil, doğru kavramlarla girmek gerekir.
Bugün sıkça duyduğumuz iki ifade var: melez harp ve melez terör. Peki gerçekten neyi kastediyoruz? Aynı şeyi mi söylüyoruz, yoksa farklı şeyleri aynı kelimenin içine mi sıkıştırıyoruz? Ve daha önemlisi: Tanım yapmadan konuşmak neden bizi zayıflatır?
Önce sakin bir yerden başlayalım. Melez harp, klasik savaş anlayışının ötesinde bir güç kullanma biçimidir. Tanımı net koyalım: MELEZ HARP; askerî araçlar ile askerî olmayan araçların, tek bir stratejik amaç doğrultusunda eş zamanlı ve birbirini tamamlayacak şekilde kullanılmasıdır. BURADA KİLİT KELİME EŞ ZAMANLILIKTIR.
Silah vardır ama tek başına değildir. Ekonomi vardır ama bağımsız değildir. Medya, hukuk, diplomasi, siber alan ve toplumsal hareketler; hepsi aynı anda, aynı yönü işaret eder.
Şimdi dur ve şunu sor: Bir ülkede kriz yaşandığında neden sadece güvenlik değil, para birimi, sokak dili, manşetler ve uluslararası açıklamalar da aynı anda hareketlenir? Bu bir tesadüf müdür, yoksa tasarım mıdır?
Gelelim melez terör kavramına. Melez terör, terörün evrim geçirmiş hâlidir. Basit tanımıyla: MELEZ TERÖR; silahlı eylemi, algı üretimiyle birlikte yürüten; şiddeti, anlatı yoluyla meşrulaştırmaya çalışan terör biçimidir. Burada amaç sadece korku üretmek değildir. Amaç, korkudan sonra haklılık hissi üretmektir. ŞİDDETİN KENDİSİ DEĞİL, ŞİDDETİN NASIL ANLATILDIĞI BELİRLEYİCİ HÂLE GELİR.
Şunu sormak gerekmez mi: Neden bazı terör eylemlerinden sonra fail değil, bağlam konuşulur? Neden “ne oldu?” sorusundan çok “neden anlaşılamadı?” cümlesi dolaşıma girer? Ve neden teröristten önce, terörü açıklayan metinler sahaya iner?
İşte tam bu noktada tanım meselesi hayati hâle gelir. Çünkü tanımı olmayan tehdit, refleksle karşılanır. Refleksle karşılanan her mesele ise strateji üretmez; sadece tepki üretir.
Bir şeyi “terör” diye adlandırırsan, sadece güvenlik penceresinden bakarsın. Ama eğer o şey aynı zamanda ekonomiyle, hukukla, medya diliyle ve uluslararası baskıyla birlikte yürüyorsa; tek kelimelik tanım seni yanıltır. Burada mütevazı ama kritik bir iddia ortaya koyuyorum:
Yanlış tanım, doğru mücadeleyi imkânsız kılar.
Sorular devam etmeli: Bir tehdit yalnızca silahlıysa neden mahkeme salonlarında büyür? Eğer mesele güvenlikse, neden kelimeler bu kadar belirleyici olur? Ve eğer savaş yoksa, neden herkes saf tutmaya zorlanır?
Melez harp ve melez terör kavramları, işte bu soruların cevabını aramak için gereklidir. Bunlar süslü kelimeler değil; okuma biçimleridir. HARİTANIN KENDİSİNİ DEĞİL, HARİTAYI DOĞRU YÖNDE TUTMA ÇABASIDIR.
Son bir tanım daha ekleyeyim, belki yazının en sade ama en kritik cümlesi olur düşünen zeki insan: Tanım, mücadelenin başlangıç noktasıdır; sonucu değil. Bu yüzden mesele kimin daha sert olduğu değil, kimin durumu daha doğru adlandırdığı meselesidir ve düşünen zeki insan için son soru şudur:
Biz yaşananları tanımladığımız için mi anlıyoruz, yoksa anlamadığımız için mi sürekli yeniden tanımlamak zorunda kalıyoruz?
Cevap aceleye gelmez ve aklında olsun; doğru sorular sorulmadan verilen her cevap yanlıştır…
Gürkan KARAÇAM
#melezsavaş #melezharp #melezterör #melezkaos #anlatı #kognitif #soru #cevap

Yorum bırakın