Düşünen insan, şuradan başla: bu dünyada birbirine rakip görünen devletler, neden aynı reflekslerle hareket ediyor? Neden hepsi “güvenlik” diyor, “istikrar” diyor, “düzen” diyor… ama sonuç hep kaos oluyor? Neden her biri kendini haklı, karşısındakini tehdit olarak tanımlıyor? Çünkü hepsini iten tek bir motor var: SİSTEMLEŞMİŞ KİBİR.
ÜST AKIL DENEN ŞEY; gizli bir oda, karanlık bir masa ya da tek bir millet değildir. ÜST AKIL, kibri meşrulaştıran küresel düşünme biçimidir. Gücü eline geçiren herkese aynı şeyi fısıldar: “Sen düzen kurucusun.” “Sen olmazsan dünya çöker.” “Senin çıkarın evrensel iyiliktir.”
İşte kibir burada tanım değiştirir artık kişisel bir kusur değil, jeopolitik bir erdem gibi sunulur.
Düşünen insan, söylesene; bir devlet neden başka bir coğrafyaya müdahale ederken kendini hâlâ “iyi” hisseder? Neden her operasyon “son çare” diye başlar ama hiçbiri gerçekten son olmaz? Neden her güç, kendi şiddetini savunma; başkasınınkini barbarlık olarak tanımlar?
Cevap basittir ama rahatsız edicidir: Kibir, haklılık kılığına girdiğinde durdurulamaz.
ÜST AKIL, bu kibrin yazılımıdır düşünen insan. Bir algoritma gibi çalışır: GÜÇ + KORKU + SEÇİLMİŞLİK HİSSİ = MEŞRU TAHAKKÜM.
Tanım mı istiyorsun; Küresel kibir, bir gücün kendini denetlenemez hissetmesidir. Stratejik kibir, “ben görüyorsam doğrudur” yanılgısıdır. Ahlaki kibir, kendi yaptığını istisna ilan etmektir.
Şimdi söyle düşünen insan; bu kibir sadece Batı’ya mı ait? Hayır. Gücü kim tutuyorsa, kibir ona yapışır. Bugün biri yapar, yarın diğeri. Sistem değişmez, aktör değişir. Üst akıl işte tam burada devreye girer. Taraf seçmez. Bayrak tanımaz. İnanç ayırmaz.
ÜST AKIL ŞUNU ÖĞRETİR; “Sen büyüksün, o küçük.”.. “Sen merkezsin, o çevre.”.. “Sen karar verirsin, o uyar.”..
Ve insan, devlet, medeniyet… bu cümleleri sevdiği anda sınavı kaybetmeye başlar.
Düşünen insan, fark et: bu sistem barışı neden istemez? Çünkü BARIŞ KİBRİ AÇ BIRAKIR. SAVAŞ İSE KİBRİ BESLER.
SAVAŞ; Gücü kutsar, Sorgulamayı susturur, Vicdanı erteletir ve “ben”i tanrılaştırır.
Şimdi en zor soruya geliyorum düşünen insan: Bu kibir neden bu kadar cazip? Çünkü kibir, insana hesap vermeme konforu sunar.
Kibirli olan şunu der: “Ben sonuçtan sorumlu değilim, niyetim yeter.”. “Ben yıktım ama düzen kurmak içindi.”. “Ben öldürdüm ama güvenlik içindi.”
İşte bu yüzden dünya sürekli sınanır çünkü kibir, güce ulaştığında kendini ilahi sanma eğilimindedir. İlahi dinlerin ortak uyarısı kulaklarında çınlıyor mu senin: İnsan, haddini unuttuğu anda yeryüzü bozulur ve dünya hayatı tam da bu unutkanlığı tedavi etmek için değil mi?
Düşünen insan, son soruyu birbirimize soralım: Eğer bugün tüm büyük güçler durup, ki gerçekten durabilseydi… Eğer kimse “ben olmadan olmaz” demeseydi…Eğer kibir, strateji masalarından kovulsaydı… Dünya yaşanabilir olur muydu? Evet. Ama asıl soru bu değil.
Asıl soru şu; İNSAN, KİBİRSİZ BİR GÜÇ TAŞIMAYA HAZIR MI?
Yoksa eline her güç geçtiğinde, yeni bir “üst akıl” mı icat eder?
İşte sınav hâlâ burada ve düşünen insan için cevap, hâlâ yazılmayı bekliyor.
Gürkan KARAÇAM
#üstakıl #kibir #savaş #ahlak #din

Yorum bırakın