Zeki İnsanlardan Korkan Dünya: Karanlığın Işıktan Korkusu

“Bazı insanların ışık saçması kasıtlı olarak engellenmeye çalışılır, çünkü parlamaları karanlıkların düzenini bozar.”

İnsan, aklının sınırlarına ve ruhunun cesaretine göre yaşar. Kimisi düşünmekten korkar, kimisi düşünememekten ama en çok korkulanlar; sorgulayan, üreten, gerçeği çıplak hâliyle gösterenlerdir. Çünkü onların varlığı, ezberin konforunu bozar.

Korkunun Anatomisi: Potansiyelden Neden Ürkeriz?

Bir toplumda zeki bir insan ortaya çıktığında, önce “ne güzel konuşuyor” derler, sonra “fazla konuşuyor” demeye başlarlar.Takdir, zamanla tedirginliğe dönüşür. Çünkü zeki insan, mevcut dengeleri bozar. O, sistemin içinde değil; sistemin üzerinde düşünür. İnsan, anlamadığı şeyi tehdit olarak algılar ve zeki bir zihin, çoğunluğun anlayış hızını aşınca, çoğunluk o zekâyı “tehlike” olarak görmeye başlar ve bilinçsiz kalabalıklar, bilgeliği çoğu zaman delilikle karıştırır.

“Zayıf akıl üstün zekâyı kıskanır, bilge akıl ise onu rehber edinir.”

İtibarsızlaştırma: Sessiz Harbin Yeni Silahı

Günümüzün savaşları artık cephede değil, zihinlerde yaşanıyor. Birini öldürmekten daha etkili bir yöntem bulundu: itibarsızlaştırmak. Çünkü öldürülene heykel dikilir, itibarsızlaştırılana sessizlik.

Bir milletin fikir insanlarını karalamak, geleceğini karartmaktır. Bu sebepten dolayı bir ulusun düşmanı bazen dış güçler değil, kendi içindeki “çekemeyenler lobisidir.” Bu lobinin silahı yalan, cephanesi kıskançlık, stratejisi sessizliktir.

“Bazı savaşlar kurşunla değil, kulaktan kulağa yayılan cümlelerle kazanılmaya çalışılır ama beyhude.”

Psikolojik Harp: İçimizdeki Casuslar

Klasik istihbarat, düşmanı dışarıda arardı. Modern psikolojik harp, onu insanın içine yerleştirdi. Artık her insan, kendi zihninde bir savaş alanı taşıyor. Haset, korku, kibir ve kıyas… Hepsi, insanın içine yüklenmiş trojanlardır. Zeki biri ortaya çıktığında bu virüsler aktifleşir: “Onun kadar iyi değilim, öyleyse o kötü olmalı.” Bu bir tesadüf değildir; toplumsal kontrolün en eski tekniğidir.

Zekâya sınır çizmek, özgürlüğe zincir vurmakla aynıdır ve her çağda, bunu fark eden birkaç cesur insan çıkar ve isimleri önce dışlanır sonra anıtlaşır.

“Akıllı insanın yalnızlığı, kalabalığın cehaletinden doğar.”

Ortak Aklın Savaşı: Bir Milletin Aynası

Bir milletin büyüklüğü, zeki bireylerine ne kadar alan tanıdığıyla ölçülür. Ortak akıl, üstün zekâyı bastırmak değil, onunla birleşmektir. Aksi halde bir ülke; beyinleri değil, egoları yarıştırdığında küçülür. Bu yüzden istişare, ulusal güvenliğin en saf biçimidir. Hasılı dinleyen devlet güçlüdür, susturan toplum ise kendi istihbaratını kör eder ve hep aklımızda olmalıdır ki;

“Ortak aklı susturmak, milletin zihin radarlarını kapatmaktır.”

Bizans’ın Gölgesi: Entrikanın Modern Hali

Bizans entrikaları bir dönem saray duvarlarının ardında yaşanıyordu, bugün ise ekranlarda, manşetlerde, dijital sahalarda. Şimdilerde nitelikli fikirler öne çıkmasın diye planlar yapılıyor; hakikat duyulmasın diye gündem uyduruluyor. Ama tarih aynı dersi tekrar ediyor: Entrika korkakların stratejisidir ve zekâ durdurulamaz…

Bilinmelidir ki Türk Milleti, bu oyunu her seferinde bozmuştur. Çünkü biz biliyoruz ki, fikri susturmak ihanettir; aydını bastırmak, geleceği sabote etmektir ve her devirde birileri çıkar; ama kalemiyle, ama sözüyle, ama cesaretiyle…

Onlara bazen deli derler, bazen tehlikeli ve en çok da yalnız bırakırlar fakat sonunda milletin yolunu onlar çizer.

Işığı Susturamazsın

Bir fikir, karanlığı deldiği anda düşman kazanır. Çünkü karanlık, aydınlananların ve aydınlatma potansiyeli olanların düşmanıdır. O yüzden korkmamalı zeki insanlar; yalnız yürüyebilmeliler ve doğruluktan asla ayrılmamalıdırlar. Ve ciğerlerini patlatırcasına haykırmalıdırlar;

“Bizi susturmak isteyenler, bir gün bizim cümlelerimizle aydınlanacak.”

Unutmayın!

Bir milletin en büyük güvenlik duvarı, ordusu değil; düşünen insanlarıdır.Ve bazen, en güçlü istihbarat teşkilatı; hakikat uğruna susturulamayan tam donanımlı zihinlerdir.

Gürkan Karaçam

Yorumlar

Yorum bırakın