Kalemin Görünmeyen Cephesi

Loş bir odada masa başında oturan hayali bir karakter düşünün. Elinde silah yok, bomba yok, sadece kalem ve mikrofon… Ama onun cümleleri bir tank taburu kadar yıkıcı. Çünkü bu topraklarda artık savaş, sadece cephede değil; gazete köşelerinde, roman sayfalarında, televizyon ve telefon ekranlarında vahşice de yürütülüyor. Aşağıdaki senaryolar, sizin zihninize ayna tutmak için: okuduğunuzda içinizden “Evet ya, tam da böyle yapıyorlar” dedirtecek kadar tanıdık gelecek.

Senaryo 1: Kaybeden Kahraman Hikâyesi

Bir roman okuyorsun. Türk karakter var; çalışkan ama daima engellenen, özgüveni kırılmış, hep yenilen… Aynı sayfalarda yabancı karakter zekâsıyla dünyayı kurtarıyor. Okuyucu fark etmeden şu mesajı alıyor: “Bizden lider çıkmaz, kurtuluş hep dışarıdadır.

“Bir roman, bir milletin hayalini çalarak geleceğini değiştirir.”

Senaryo 2: Felaketin Edebiyatı

Bir köşe yazısı açıyorsun. Daha ilk satırda başlıyor: “Ekonomi çökecek… Gençler haklı, kaçmak gerek… Devlet bu yükü taşıyamaz…” Son satıra kadar tek bir çözüm, tek bir umut yok. Hep aynı şarkı: çaresizlik.

“Kurşun yarası kapanır, çaresizlik telkini ise asla.”

Senaryo 3: Paneldeki Tuzak

Televizyon ekranında dört kişiden üçü aynı şeyi söylüyor. Bir kişi karşı çıkıyor ama sürekli sözü kesiliyor, küçümseniyor. Ekrana bakan izleyici “Demek ki herkes böyle düşünüyor” diye ikna oluyor.

“Çoğunluğu taklit etmek, hakikati susturmanın en ucuz yoludur.”

Senaryo 4: Dizinin Sessiz Mermileri

Bir dizi sahnesinde Türk polisi beceriksiz, yabancı ajan kusursuz. Türk halkı karmaşık ve çaresiz; yabancı karakterler sistemli, ahlaklı ve çözümün sahibi. Haftalarca izleyen bilinçaltına şu kodu alıyor: “Bizden olmaz, onlardan olur.

“Ekran, gerçeği değil, niyeti yansıtır.”

Senaryo 5: Dışarıyla Aynı Saatte

Bir sabah uluslararası bir rapor çıkar: “Türkiye’de kriz büyüyor.” Aynı gün içeride bir yazar köşesinde aynı kelimeleri tekrar eder. Zamanlama, cümleler, başlıklar birebir aynı.

“İçerideki yankı, dışarıdaki sesin kopyasıdır.”

Senaryo 6: Tarihin Ters Yüzü

Bir tarih romanı… Hainler “aydın”, kahramanlar “ilkel” gösteriliyor. Vatana ihanet eden modern, vatanını savunan ise cahil. Okuyucu kendi tarihinden utanmaya başlıyor.

“Geçmişi kirlenenin geleceği ipoteklenir.”

Senaryo 7: Sosyal Medya Operasyonu

Bir saldırı oluyor. Etiket: #ÖzgürlükHareketi , Devlet önlem alıyor. Etiket: #Baskı , Kelimeler tersyüz edilince, gerçeklik de ters dönüyor.

“Dil değişirse, akıl da teslim olur.”

Senaryo 8: Fonla Beslenen Akademisyen

Bir akademisyen yurtdışından fon alıyor. Yazdığı raporların hepsi aynı yere çıkıyor: “Türkiye’nin gücü abartılı.” Bilimsel rapor gibi sunulsa da aslında sipariş metin.

“Fonlanan bilgi, bağımsız değildir.”

Senaryo 9: Moderatörün Sinsi Sorusu

Bir moderatör, konuklarına dönüp soruyor:“Türkiye neden hep başarısız oluyor?” Sorunun içinde cevap gizli: “Başarısızsın.” İzleyici bunu tartışma değil, doğrulanmış gerçek gibi algılıyor.

“Soru, bazen cevabın kılığına girmiş yalandır.”

Senaryo 10: Sonsuz Çöküş Kehaneti

Yıllardır aynı köşe yazarı aynı şeyi söylüyor: “Çöküş geliyor.Krizler atlatılıyor, başarılar kazanılıyor ama o aynı nakaratı tekrarlıyor. Çünkü amacı analiz değil, sürekli korku üretmek.

“Geleceğe güveni öldürmek, bugünü çalmaktır.”

Senaryo 11: Sembollere İğne İğne Darbe

Bir yazar hiçbir zaman bayrağa doğrudan saldırmaz, kahramanlara açıkça hakaret etmez. Ama sürekli küçümser, hafife alır, değersizleştirir. Yavaş yavaş ortak semboller erir.

“Sembolleri yıpranan millet, kendiliğinden çözülür.”

Son Söz

Bu senaryolar roman değil, her gün karşımıza çıkan sessiz operasyonların taslağı. İsim gerekmez; cümleler, zamanlama, kalıplar yeterince ipucu verir ve bu arada bu konuda farkındalığını doruklara çıkartmak istiyorsan çok yakında raflarda olacak olan PSİKOLOJİK HARBİN KARANLIK YÜZÜ adlı kitabımı mutlaka alıp okumalısın

Ve unutma!

“Bir cümle bazen bir kurşundan daha tehlikelidir fakat bir milletin feraseti bütün cümleleri susturmaya yeter…”

Gürkan Karaçam

#psikolojikharp #türkiye

Yorumlar

Yorum bırakın