Türkiye, Rusya ve Çin: İttifakın Hayali, Dengenin Gerçeği

Yeni Dünya, Eski Masalar

Soğuk Savaş’ın kalıntıları hâlâ duruyor ama dünya artık o eski dünya değil. Batı’nın tek kutuplu düzeni sallanıyor, Doğu’nun sabırlı güçleri adım adım yükseliyor. İşte bu tabloda en kritik soru:“Türkiye, Rusya ve Çin aynı masaya oturabilir mi?” Unutmayalım!

“Zamanın ruhunu okuyamayan devlet, tarihin sayfalarında dipnot olur.”

Stratejik Boyut: Satranç Tahtasında Köprü Taşı

Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak Batı ittifakının içinde. Ama aynı zamanda Asya’nın kapısı, Avrasya’nın kilidi. Rusya enerji devi, Çin ekonomik ejderha. Türkiye ise jeopolitik geçit. Eğer bu üç güç stratejik ortaklık kurarsa, dünya ticaret yolları, enerji arterleri ve güvenlik dengeleri yeniden yazılır ama burada ince bir çizgi var: “İttifak, güvenle başlar; güvensizlikle biter.”

Türkiye’nin Rusya ve Çin’le yakınlaşması, NATO’dan çıkmadan denge siyaseti ile yürütülmelidir…

Askerî Boyut: Savaşın Gölgesi

Türkiye, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip. Rusya, nükleer güç ve hipersonik füzelerle masada. Çin, Rusya dan geri değil ayrıca teknoloji ve sayısal ordu gücüyle dikkat çekiyor.

Peki askeri iş birliği mümkün mü?

Rusya–Türkiye: S-400, enerji, Suriye sahası derin iş birlikleri için örnekler sundu.

Çin–Türkiye: Savunma sanayi teknolojilerinde ortaklık potansiyeli yüksek ama Çin’in güven verme sorunu var.

ABD: Bu üçlü askeri yakınlaşmaya asla “göz yummayacak”. Çünkü ABD için Türkiye’nin caydırıcı gücü “ön cephe kalkanı”dır.

“Silah sadece savaş için değil, pazarlık için de masadadır.”

Türkiye’nin askeri gücü, ittifak senaryosunda en büyük kozudur.

Psikolojik Boyut: Algıların Savaşı

Uluslararası ilişkiler sadece tank ve tüfekle değil, zihinlerle yürütülür. Türkiye’nin Doğu’ya yönelmesi Batı’da “ihanet” algısı yaratır. Doğu’da ise “çift kutuplu dünyaya merhaba nihayet tarihsel denge yerine geliyor” duygusunu doğurur. Kamuoyları, medyalar, sosyal ağlar üzerinden psikolojik harp başlar. ABD ve NATO, Türkiye’yi batı dünyası nezdinde “güvensiz ortak” gibi gösterebilir. Unutmayalım!

“Bir milletin ya da ülkenin aklına şüphe düşerse, kalbine korku da düşer.”

Sosyolojik Boyut: Milletin Nabzı

Türkiye’de Batı’ya mesafeli duran bir toplumsal damar hep oldu. Tarih, kültür, inanç bağları Türkiye’yi Asya’ya da yaklaştırıyor. Ancak NATO üyeliği sayesinde gelen güvenlik şemsiyesi ve ekonomik bağlar da toplumun Batı’yla ilişkisini canlı tutuyor. Bu sosyolojik ikilik, karar vericilerin en büyük sınavı.

“Millet neye inanırsa, devlet ona yönelir fakat devletin milletini istediği hedefe inandırması da mümkün.”

Ulusal Güvenlik Boyutu: Çifte Risk, Çifte Kazanç

Bir yandan NATO üyeliği Türkiye’ye “kolektif savunma” garantisi sağlıyor fakat diğer yandan, Rusya ve Çin’le yakınlaşma Türkiye’yi enerji bağımlılığından kurtararak ekonomik çeşitlilik yaratabilir. Ama risk de büyük: Batı ile bağların kopması, yaptırımlar, teknoloji ambargoları, finansal kriz ihtimali…

“Güvenlik sadece toprağı değil, sofrayı da korumaktır.”

ABD ve NATO Ne Yapar?

ABD’nin gözünde Türkiye, vazgeçilmez ama “zor ortak.” Eğer Ankara Rusya ve Çin’le stratejik ittifaka yönelirse:

ABD baskıyı artırır: Yaptırımlar, gölge siyasi müdahaleler ki buna yabancı değiliz, askeri üsler üzerinden hamleler.

NATO tolerans gösterir: Türkiye’yi tamamen kaybetmek yerine yarım memnuniyetle idare etmeye çalışır. Çünkü!

“Ortağını kaybedersen, düşmanını büyütürsün.”

Perde Arkası: İstihbarat ve Derin Hamleler

Böyle bir ittifakın en kritik ayağı istihbarattır.

• Türkiye, Türk İstihbaratı’nın yeni nesil analiz ve operasyon kabiliyetiyle dikkat çekebilir.

• Rusya, klasik KGB refleksleriyle bilgi savaşında uzman.

• Çin, dijital istihbarat ağlarıyla geleceği örüyor.

Bir “gizli servis üçgeni” kurulabilirse, Batı’nın istihbarat üstünlüğü ciddi yara alır ve bu şekilde gölge bir ittifak mümkün olabilir.

Sonuç: Hayal, Gerçek, Denge

Türkiye, Rusya ve Çin ekseni mümkündür ama bir “Avrasya NATO’su” şu an için hayalden öteye geçemez çünkü çatışan çok sayıda çıkar var ki batı ile olan çıkar çatmalarımızı yönetmek bile bizi birçok farklı açıdan yoruyor.

Gerçekçi yol: Türkiye’nin NATO içinde kalırken Doğu’yla stratejik dengeler kurmasıdır. Çünkü güç, seçeneklerin çokluğundan doğar.

Ve unutmayalım!

“Devlet, tek yöne yaslanırsa devrilir; iki yana yaslanırsa ayakta kalır hatta mümkün olduğu kadar daha çok…”

Gürkan Karaçam

#türkiye #rusya #çin

Yorumlar

Yorum bırakın