“Büyük devlet, sadece topraklara değil; gönüllere de hâkim olandır.”
Afrika Boynuzu… Dünya haritasına bakıldığında Aden Körfezi’ne doğru uzanan sivri bir parmak gibi durur. Fakat o parmak, sadece coğrafi bir çıkıntı değildir. Orası, küresel ticaretin atardamarı; kültürlerin kavşak noktası; emperyalistlerin tarih boyunca hiç bitmeyen iştahı… Ve en önemlisi, kahramanların doğduğu yerdir. Bizim meselemiz şu: Türkiye, Afrika Boynuzu’ndaki bu kahramanları nasıl okur, nasıl sahiplenir, nasıl kendi geleceğine ortak eder? Çünkü diplomasi sadece anlaşma metinleriyle değil, milletlerin hafızasına dokunmakla yapılır.
Kahramanların Gölgesinde Yaşayan Halklar
“Millet, kahramanlarının aynasında kendini görür.”
Somali’nin çöllerinde İngiliz sömürgeciliğine meydan okuyan Muhammed Abdullah Hassan… Batılı tarihçiler ona “Mad Mullah” (Deli Müftü) diye küçümseyici bir unvan taktılar ama Somali halkı onu “Şair Savaşçı” ve “Çöl Tilkisi” diye andı. Onun mirası hâlâ Somali gençlerinin kulaklarında yankılanıyor.
Etiyopya’da ise İmparator Menelik, Adwa Savaşı’nda sömürgeci İtalyan ordusunu bozguna uğratarak “Afrika’da beyaz yenilmezliği” mitini parçaladı. Adwa’nın adı, bugün bile “Afrika onuru”nun sembolüdür.
Eritre’de bağımsızlık mücadelesi veren Isaias Afwerki ve öncesinde şehit olan binlerce isimsiz kahraman; Cibuti’de sömürgecilerin dayattığı kimliklere direnerek “biz buradayız” diyen liderler… Bunlar, halklarının kalbinde yaşayan gerçek güçlerdir.
Türkiye İçin Kahramanların Stratejik Değeri
“Yüreğe dokunmadan kurulan strateji topaldır.”
Türkiye, Afrika Boynuzu’nda en büyük askeri üssünü Somali’de kurdu. Eğitim, sağlık, altyapı, insani yardım… Hepsi önemli. Ama bunların ötesinde asıl mesele, o coğrafyanın kahramanlarıyla gönül bağı kurabilmek. Somali’de inşa edilen bir hastaneye Muhammed Abdullah Hassan’ın adını vermek; Etiyopya ile yapılan ortak bir kültür projesinde Adwa zaferini hatırlatmak; Cibuti’de gençlere kendi kahramanlarının hikâyelerini okutmak… İşte bu, sadece ekonomik yatırım değil, hafıza yatırımıdır. Ve unutmayalım:
“Hafızasına dokunulan millet, asla sırtını sana dönmez.”
Çift Taraflı Kazanç: Kazandırarak Kazanmak
Afrika Boynuzundaki halklar, yıllardır küresel güçlerin satranç tahtasında piyon muamelesi gördü. Ama Türkiye farklı bir yol açabilir: Kazandırarak kazanmak. Türkiye’nin kahramanlara sahip çıkması, halkların onurunu yüceltir. Halkların onuru yükseldikçe Türkiye’ye olan güveni de artar. Sonuçta ortaya çıkan şey, çift taraflı kazançtır:
• Türkiye için stratejik derinlik, enerji yolları, ticaret güvenliği…
• Afrika halkı için onurlu iş birliği, kendi kahramanlarının yeniden sahneye çıkışı, tarihine sahip çıkmanın verdiği güç.
“Güven, paradan değerlidir, çünkü güveni kazanan, her şeyi kazanır.”
Akıl Diplomasisi ve Türkiye’nin Farkı
ABD üs kurar, Çin para dağıtır, Avrupa ders verir… Ama hiçbirisi halkların kahramanlarını hatırlamaz. İşte burada Türkiye’nin farkı ortaya çıkıyor: Akıl Diplomasisi.
Akıl diplomasisi, sadece coğrafi çıkar değil; gönül bağı, tarih bilinci ve karşılıklı haysiyet üzerine kurulu bir yaklaşımdır. Türkiye, bu coğrafyada satranç taşı değil, oyun kurucu olma potansiyeline sahiptir. Çünkü satrançta taş olmak kolaydır, oyun kurucu olmak maharet ister.
“Akıl, gücün en sessiz ama en kalıcı biçimidir.”
Son Söz
Afrika Boynuzu’nun kahramanları, yalnızca Somali’nin, Etiyopya’nın ya da Eritre’nin değil; aynı zamanda Türkiye’nin de ortak mirasıdır. Onların isimlerini unutmamak, sadece dostluk değil, aynı zamanda stratejik vizyon inşa etmektir. Çünkü biz biliyoruz ki:
“Kahramanlarıyla konuşan millet, geleceğini sessizce inşa eder ve güçle değil, gönüllere girerek kazanırsın, dahası tarihi bilmeden yapılan yatırım, günü kurtarır; tarihi sahiplenen yatırım ise geleceği kurar.”
Türkiye, Afrika Boynuzu’nda kahramanların izini takip ettiğinde, yalnızca bir ülke değil; bir medeniyet temsilcisi olarak yükselir.Ve unutmayalım:
“Büyük devlet, kahramanların izini sürerek kendi destanını yazar.”
Gürkan Karaçam
#süpergüçtürkiye

Yorum bırakın