Afrika Boynuzu…
Coğrafyanın kıyısında, tarihin tam ortasında bir çıkıntı. Aden Körfezi’nden Kızıldeniz’e açılan bu dar boğaz, dünya ticaretinin şahdamarı. Haritalarda küçücük görünür ama satranç tahtasında şahı koruyan vezir gibidir. Burayı anlayamayan devlet, küresel oyunu asla kazanamaz. Burada savaş toplarla değil, algılarla yürür. Bir ülkeyi işgal etmek kolaydır; mesele, o ülkenin geleceğe dair hayallerini işgal edebilmektir.
“Silah bedenini vurur, kelime ise ruhunu.”
Afrika Boynuzu’nda bugün üç büyük oyuncu var: Çin, ABD ve Rusya. Üçü de aynı tahtada oynuyor ama farklı taşlarla. Türkiye ise bu oyuna girmek zorunda, ama onların kopyası olarak değil; kendi zekâ doktrinini üreterek.
Çin – Görünmez Zincirin Mimarları
Pekin’in psikolojik harp yöntemi, gürültü çıkarmaz. Liman inşa eder, yol döşer, baraj yapar… Ama her yatırımın faturası, “borç bağımlılığı” şeklinde ödenir. Çin’in en güçlü hamlesi, “borcu bir yatırım gibi göstermek”tir. Borcun zincirini halkın bileğine takar ama onu altın bilezik gibi sunar. Cibuti’deki “üssü” sadece askeri değil, zihinsel bir gölge oluşturur. Yerel yönetimler bilir ki, o limanlar Pekin’in izni olmadan çalışmaz.
“Bazı zincirler altındandır, ama yine de zincirdir.”
ABD – Hikâye İmparatorluğu
Washington, silahı kadar kalemi de iyi kullanır. Yerel aktörlere kahraman hikâyeleri yazar, rakiplerine ise korku masalları. ABD’nin Afrika Boynuzu’ndaki en etkili silahı, hikâye ile gerçeğin yer değiştirmesini sağlamaktır. Somali’de “terörle mücadele” söylemi, bir yandan askeri varlığı meşrulaştırırken, bir yandan kültürel nüfuzun kapılarını aralar. Onların mottosu şudur: “Haklıysan kazanırsın” değil, “Kazanırsan haklısın.”
Rusya – Kaosun Satıcısı
Moskova sahaya indiğinde ilk yaptığı, dostları birbirine düşürmektir. Wagner tipi özel birlikler, yerel güçler arasına güvensizlik eker; sonra Rusya “arabulucu” rolüyle sahneye çıkar. Bu yöntem, psikolojik harbin en karanlık versiyonudur: Kaosu üret, çözümü kirala.
“Yangını çıkaran, suyu en pahalıya satandır.”
Türkiye Ne Yapmalı?
Türkiye’nin avantajı, Afrika Boynuzu halkının gözünde ‘tarihsel olarak sömürgeci olmamış’ tek büyük güç olmasıdır. Bu, en değerli psikolojik sermayemizdir. Ama sermaye harcanır; önemli olan onu sürekli yatırım haline getirmek. Türkiye, burada üç katmanlı bir “zihin stratejisi” izlemelidir:
1. Kültürel İstihbarat ve Dil Diplomasi
Dil bilmek, sadece kelime ezberlemek değildir. Bir halkın şarkı sözlerini, atasözlerini, hatta dedikodularını anlamaktır.TİKA, Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü, sadece öğretmen gönderen kurumlar değil; zihin mühendisleri gibi çalışmalıdır.Çünkü “Toprak ordularla alınır, milletler dille kazanılır.”
2. Algı ve Medya Operasyonu
TRT Afrika gibi girişimler, Batı’nın eksik ve önyargılı Afrika anlatısına karşı, Afrika’nın kendi hikâyesini Türkiye bakışıyla anlatmalıdır. Diziler, belgeseller, müzik projeleri… Bu içerikler, sadece ekranı değil, bilinçaltını da fethetmelidir.
“Algı, nehir gibidir; aktığını göremiyorsan başkası yatağını değiştirmiş demektir.”
3. Krizlerde Sessiz Kahraman Olmak
Çin, ABD ve Rusya krizlerde yüksek sesle hareket eder. Türkiye ise sessiz ama görünür yardım modeliyle güven inşa etmelidir. Gıda krizi mi var? İlk yardımı biz ulaştırmalıyız. Terör saldırısı mı oldu? En hızlı istihbarat paylaşımını biz yapmalıyız.
“Krizde yanındaysan, barışta da aklında olursun.”
4. Elit Kadro Yetiştirme
Afrika Boynuzu’ndan genç lider adayları Türkiye’de eğitilmeli; dönüşlerinde kendi ülkelerinde Türkiye’nin zihin elçileri olmalıdır. Bu yöntem, psikolojik harbin en kalıcı hamlesidir:
“Bir nesil eğitirsen, bir yüzyıl hükmedersin.”
Sonuç
Afrika Boynuzu’nda en büyük savaş, limanlarda ya da üslerde değil, insanların zihninde kazanılır. Çin’in borcu, ABD’nin hikâyesi, Rusya’nın kaosu var. Türkiye’nin ise “gönül aklı” olmalı. Ve unutmamalıyız:
“Psikolojik harp, düşmanının sana nişan almasını engellemektir ve asıl kazanmak, savaşmadan kazanmaktır.”
Gürkan KARAÇAM
#afrikaboynuzu #türkiye

Yorum bırakın