Washington’da yapılan görüşme sonucunda Zengezur hattı temelde bir ulaşım, enerji ve veri koridoru olarak ele alındı; yol, demiryolu, petrol ve gaz boru hatları, fiber optik ( hatta elektrik hatları) gibi altyapı yatırımları planlanıyor ve ABD’ye uzun süreli (99 yıl gibi) özel geliştirme hakları verilebileceği konuşuluyor ya da konuşulmanın çok ötesine geçti bile.
Perde Arkası: Kim ne istiyor, neden şimdi?
ABD: ABD için bu hamle, Güney Kafkasya’da stratejik bir etki noktası inşa etme, Rusya-İran etkisini kırma ve Çin’in Kuşak-Yol ağına alternatif bir koridor yerleştirme niyetinin bir parçası.
“Koridor, gücün yalnızca askerî üslerle değil; altyapı ve ticaret yollarıyla da kurulduğunu gösterir.”
Azerbaycan için; Nahçıvan’ın kara bağlantısını garantiye alarak lojistik ve siyasi kazanım ile bölgesel ticaret hattının merkezi olmak Bakü’nün ekonomik ve jeopolitik ağırlığını artırır.
Ermenistan için; Güvenlik ve ekonomik rehabilitasyon karşılığında jeopolitik manevra alanını genişletmesini sağlar ama egemenlik ve sınır kontrolleri konusunda hassasiyet var; halkta endişe yüksek ve Rusya Ermenistan’ı içerde rahat bırakmayacaktır.
Rusya için; Bölgedeki tarihi nüfuzunu hızlıca kaybetme riski görüyor; diplomatik tepkiler ve alternatif yaklaşımlar geliştirdiğinden eminim ve psikolojik harp noktasında çok daha vahşice bir tutum sergileyecektir ve en iyi ihtimal çok da uzak olmayan bir gelecek de Ermenistan da darbe olabilir … (Başarılı olur olmaz zaman gösterecek)
İran için; Koridorun İran sınırına çok yakın geçmesi ve İran’ın kuzey-güney ticaret hakimiyetinin etkilenmesi nedeniyle sert karşı çıktı; açık tehditler ve caydırıcı mesajlar verildiği haberleştirildi. Bu reaksiyonun pratik yansımaları güvenlik risklerini yükseltiyor ve bence Rusya ile birlikte hareket edecektir…
Türkiye için; Hem fırsat hem sınır sorumluluğu. Bölge Türkiye’yi Orta Asya–Avrupa hattının daha merkezi bir aktörü haline getirebilir; ama aynı zamanda ABD odaklı bir koridorun komşusu olmak, Ankara’ya yeni diplomatik dengelemeler dayatacaktır. (Devletimize güvenimiz tam)
Türkiye için somut FIRSATLAR (kısa-orta-uzun vadede)
1. Transit ve ticaret merkezi olma: Orta Asya’dan Avrupa’ya gidecek yükün Türkiye üzerinden yeni bir akışı oluşabilir; lojistik gelirleri ve liman/terminal yatırımları artar.
“Bir milletin refahı, yollarının işlediği ölçüdedir.”
2. Enerji koridoru avantajı: Yeni petrol-gaz hatları ve enerji transit ücretleri ekonomik gelir getirir; enerji rotalarını çeşitlendirir.
3. Siyasi nüfuz artışı: Ankara, bölgesel projelerde kilit rol alırsa hem Türk Dünyası ile entegrasyon hızlanır hem de bölgesel karar alma mekanizmalarında ağırlık kazanır.
4. Ermenistan ile normalleşme fırsatı: Sınırların açılması ve altyapı projelerinde ortak çalışma, diplomatik normalleşmeyi hızlandırır; Kafkasya’da Türkiye’nin yumuşak gücü artar.
5. Özel sektör için yeni yatırım alanları: İnşaat, lojistik, bankacılık, teknoloji-altyapı, telekom şirketleri için büyük proje fırsatları doğar.
Türkiye için somut RİSKLER
1. Stratejik bağımlılık (ABD ağırlığı): Koridorun garantörü ABD ise Ankara, hat üzerinde tam bağımsız bir karar veremez; oyun kurucu değil, sahada oyuncu olur.
“Köprüleri sen açarsın fakat kadrini ve kıymetini garantör olan belirler.”
2. Güvenlik riski; İran faktörü: İran’ın itirazları ve tehditleri, sınırda istikrarsızlık, sabotaj ve vekâlet çatışmaları riskini artırır.
3. Rusya ile ilişkilere baskı: Moskova’nın dışlanması veya etkisinin zayıflaması, Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni gerilim alanları açabilir; enerji ve Suriye gibi diğer dosyalara yansıyabilir.
4. Egemenlik ve hukuki sorunlar: Ermenistan topraklarında uzun süreli başka bir ülkenin hak sahibi olması tartışma yaratır; bölgedeki hukuki ve idari pratikler Türkiye’yi dolaylı etkileyebilir.
5. Siyasi maliyet-iç siyasette gerilim: Halk ve politik rakipler bu tür dış düzenlemelerde Ankara’ya “söz hakkı” konusunda baskı yapabilir, “Amerika’nın Polisi” yaftalaması kullanılabilir.
Türkiye ne yapmalı? (Adım adım, somut strateji)
1) Diplomasi : Çok kanallı, dengeli yaklaşım
• ABD ile çok taraflı bir mekanizma talep edilmeli: Koridorun işletilmesinde Türkiye’nin payı ve denetim hakları net şekilde yazılmalı (gümrük, güvenlik koordinasyonu, işletme hissesi).
• Aynı anda Rusya ve İran’la doğrudan hatlar açık tutulmalı; onları dışlamak provoke eder. Türkiye, arabuluculuk rolü teklif ederek gerilimi düşürebilir.
“Köprü kuran ses çıkarmaz; kapıyı çalan kapıyı çalabilirde.”
2) Ekonomi : Hızlı yatırım hazırlığı
• Türk kamu-özel ortaklıkları ve finans kuruluşları koridora dönük projelere hazır hale getirilmeli. Hedef: altyapıda yer almak ve gelir paylaşımında aktif olmak.
• Lojistik zincirini hızla dijitalleştirmeli; tek bir e-gümrük platformu, transit güvenlik protokolleri, hızlı sınır geçişleri.
3) Güvenlik: İstihbarat, sınır kontrolü, kriz senaryoları
• Sınır bölgesine yönelik istihbarat ve güvenlik koordinasyonunu kuvvetlendirmeli; siber güvenlik ve altyapı koruması öncelikli olmalı.
• İran kaynaklı riskleri azaltmak için diplomatik hat sürekli açık tutulmalı; aynı zamanda ortak güvenlik mekanizmaları (çok taraflı güvenlik hattı, uluslararası gözlemciler) önerilmeli.
4) Hukuk ve garanti: Sözleşme ile güvence
• Koridorun işletmesine ilişkin uluslararası hukuki garantiler talep edilmeli: yatırım güvenliği, mülkiyet hakları, çevresel ve yerel hukuk çerçeveleri. Türkiye, bölgedeki altyapı yatırımlarında hukuki hak almalı.
5) Yumuşak güç: Halklar arası bağlar
• Ermenistan ile kültürel ve ekonomik programları hızlandırmalı: üniversite iş birlikleri, ticaret odası ağları, serbest bölgeler. Uzun vadede “kalıcı barış” için toplumsal ilişkiler şart.
“Kâğıt anlaşma yolları açar fakat yolları insanlar yürür.”
6) Çok taraflı ajandalar: AB ve Çin’le paralel ilişkiler
• AB ile koridorun Avrupa’ya entegrasyonuna yönelik ortak projeler geliştirilmeli; finansman ve standartlaşma.
• Çin’in Kuşak-Yol ağından dışlanmamak için ticari köprüler kurulmalı; koridoru tek taraflı jeopolitik bir silaha dönüştürmeden ekonomik ortaklığa çevirmeliyiz.
7) Kamu iletişimi: Şeffaf ve öngörülebilir söylem
• İçeride “bağımsızlık kaybı” endişelerini giderecek net, şeffaf iletişim yapılmalı. Projenin kazan-kazan tarafları halka somut verilerle gösterilmeli.
Uygulama öncelikleri; bir yol haritası (ilk 6 ay / 1 yıl / 3 yıl)
• İlk 6 ay: Diplomatik trafik yoğunlaştırılmalı (ABD, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Rusya). Türk firmalarının konsorsiyum adayı olabilmesi için hukuki/finansal paket hazırlanmalı ve kritik altyapı güvenliği planları oluşturulmalı.
• 1 yıl: Türkiye-Ermenistan sınır kapılarını teknik olarak açmak için protokoller, hızlı geçiş ve gümrük prosedürleri hızlı bir şekilde hazırlanmalı. Yatırım anlaşmalarında Türk şirketlerinin payı güvence altına alınmalı.
• 3 yıl: Lojistik ve enerji hatlarında Türkiye’nin operasyonel rolü, gelir paylaşımı, bölgesel transit merkezleri faaliyete girmiş olmalı. Çok taraflı güvenlik mekanizması işler hale getirilmeli.
Perde arkasında kim kazanır, kim kaybeder?
• Kazanma ihtimali yüksek: ABD (stratejik erişim), Azerbaycan (lojistik bağ), küresel yatırımcılar (kârlı transit hatlar), Türkiye (doğru yönetirse transit kazanç).
• Kaybetme riski yüksek: İran (stratejik çevreleme hissi), Rusya (bölgedeki nüfuz zayıflığı), Ermenistan’da egemenlik hassasiyeti (yerel tepkiler).
Sonuç : Bir çağrı
Bu koridor tek bir yol değil; yeni bir jeopolitik harita çizme denemesidir. Türkiye için seçim basit değil: ya koridorun kenarında bekleyip dışarıdan izleriz, ya da koridorun içinden geçen her vagonun içinde yerimizi alır ve rotayı etkileyecek uygulamalara dahil oluruz.
“Geleceğin yolları, bugün hangi vagona bindiğinle çizilir.”
Özetle: fırsat büyük, ama feda edilecek “ekonomik bağımsızlık” maliyeti göz ardı edilmemeli. Ankara’nın stratejisi şu olmalı:
“Kazan ama garantiler al; yatırım yap ama denetimi paylaş; diplomasiyi sıkı tut ama sahada hazırlıklı ol.”
Gürkan KARAÇAM
#abd #azerbaycan #türkiye #rusya #çin

Yorum bırakın