“Kendi Yarattığımız Canavara Zalim Demek”

Bazı toplumlar felaketleri gökten bekler, oysa çoğu felaket yerden, hem de kendi ellerinden doğar. Bizim hikâyemiz de böyle.

“İnsan olmak doğuştandır; insan kalmaksa, her gün verilen bir sınavdır.”

Bu sınavı kaybettik. Çünkü vicdanı değil, menfaati ölçü aldık. Yolsuzluk yapanları gökte aradık, oysa onlar bizim yan masamızda yemek yedi, aynı okulda ders gördü, aynı mahallede büyüdü. Bizim alkışlarımızla cesaret buldular.

“Zalim, sadece zulmeden değil; zulme sessiz kalandır.”

Para ve gücü tanrılaştıran bir toplumun, kendi yarattığı tanrılardan şikâyet etmesi ne garip… O mabedin taşlarını biz taşıdık, secdeyi biz öğrettik. Şimdi o tanrılar koltuklara oturunca rahatsız olmamız, marangozun yaptığı sandalyeye küfretmesi gibi.

“Putları kırmak kolaydır; asıl mesele, putları yücelten elleri durdurmaktır.”

Bu iklimde erdemli kalmak, buzullarda gül yetiştirmek kadar zor. Çünkü toprağı biz zehirledik, yağmuru biz çaldık. Yine de hâlâ kendimizi masum ilan edebiliyoruz.

“Kendini temize çıkarmaya çalışan millet, kirini daha da derine iter.”

Siyasette, iş dünyasında, okul sıralarında, hastane koridorlarında, adliye merdivenlerinde, sendika kürsülerinde, hatta sokak köşelerinde… Her yerde aynı virüs: Güç karşısında eğilen omurga.İlmi değil makamı; ahlakı değil mevkii; karakteri değil banka hesabındaki sıfırı ölçü aldık.

“Bir millet, değer terazisini bozdurursa, tartı hep yanlış tartar.”

Mazlumluk iddiasındaki bazıları, zulmün en acımasız yüzüdür. Çünkü mazlumluğu, vicdanın değil; intikamın silahı olarak kullanırlar. Biz bu ülkenin damarlarına virüs sokmadık belki ama, bağışıklığını çökerttik.

“Zulme karşı çıkmayan, zalimin ortağıdır; mazluma sahip çıkmayan, zulmü çoğaltır.”

Ve sonra oturup “Biz nerede yanlış yaptık?” diye soruyoruz. Yanlış yapmadık; yanlışı sistem haline getirdik. Ahlakı lüks, dürüstlüğü enayi işi saydık.

“Bir toplumda dürüstlük küçümseniyorsa, hırsızlık sıradanlaşmıştır.”

Bugün aynaya bakmak cesaret ister. Çünkü o aynada sadece yüzümüzü değil, milletin yarasını göreceğiz. Ve belki de en acı olan, o yarayı açan bıçağın bizde olması.

“Ayna yalan söylemez; yalan söyleyen, aynaya bakmaya cesaret edemeyendir.”

Biz başkalarını suçlayarak vicdanımızı aklamaya çalıştık. Ama suçluyu bulmak kolaydır; asıl mesele suçlunun biz çıkma ihtimalidir.

“Kendi içindeki zalimi susturamayan, başkasındaki zalimi yenemez.”

Belki de soruyu yanlış soruyoruz: “Bizi kim bu hale getirdi?” değil… Asıl soru şu: “Biz, kendimizi bu hale getirmeyi ne zaman kabul ettik?” Ve sevgili okuyucu…

“Bir milletin gerçek kurtuluşu, dış düşmanı yenmesiyle değil, içindeki ihaneti-zalimi yenmesiyle başlar.”

Gürkan KARAÇAM

#zalim #biziz

Yorumlar

Yorum bırakın