“Amerikan Rüyası mı? Maskeli Kabus mu?”

Kahraman zihinler uyanırsa, maskeler düşer!

Amerika Birleşik Devletleri…

Dünyaya özgürlük ihracı yaptığını iddia eden, fakat arkasında yetim çocuklar, yakılmış topraklar ve parçalanmış milletler bırakan bir küresel aktör. Yüzü gülümseyen bir maske, ardında kanlı bir diş izi… Biz bu maskeyi indirecek cesarete sahip olmalıyız. Çünkü harp, sadece silahla değil, aynı zamanda zihinle de yapılır. Ve Türk milleti; tarihi boyunca akıl, feraset ve sabırla da çok sayıda savaş kazanmış bir millettir. Şimdi sıra, küresel maskeleri düşürmekte!

1. Amerikan Masalının Arka Odası

ABD; demokrasiyi bayrak yapıp yola çıkıyor ama gittiği her coğrafyada diktatörlük tohumları ekiyor. Irak’ta “özgürlükdediler, çocuklar fosfor bombalarıyla yandı. Suriye’de “insani yardımdediler, terör gruplarına tırlar dolusu silah gönderdiler. Vietnam’da barış dediler, napalm yağdırdılar. Latin Amerika’da istikrar dediler, darbeleri kurguladılar.

“Sözde özgürlük, fiilen felakettir. Maskenin altı asla gülümsemez!”

Bu çelişkileri, ABD halkının önüne serdiğinizde, Amerikan vicdanında bir çatlama başlar. Çünkü her toplumun kendi içinde bir vicdanlı çekirdeği vardır. Psikolojik harp, bu vicdana dokunma sanatıdır.

2. ABD’nin Psikolojik Harp Açıkları: Kartlar Masaya!

ABD’nin küresel algı gücü üç temel zaaf üzerine kuruludur:

İkircikli Demokrasi: Bir yandan özgürlük naraları, öte yandan Guantanamo utancı.

Irkçılık ve Polis Şiddeti: George Floyd’un nefessiz kalan bedeninde tüm dünya nefesini tuttu. Bu Amerika’nın yumuşak karnıdır.

Gelir Uçurumu ve Sosyal Çöküş: ABD halkı içinde büyük bir “iç düşman” algısı oluşmaya başladı. Zenginlerin devleti oldu artık orası.

“Kibir, zekâsızlığın maskesi; zulüm, güçsüzlüğün itirafıdır.”

3. Psikolojik Harp: Amerika’yı Amerika ile Vurmak

Türkiye, ABD ile doğrudan çatışmadan ama zekâyla yoğrulmuş dolaylı müdahalelerle büyük psikolojik başarılar kazanabilir. Nasıl mı? Perdelenmiş yöntemlerle…

1. Vicdani İfşalar: Amerikan halkının kendi devletine duyduğu hayal kırıklığını derinleştirecek belgeler, raporlar, gerçek hikâyeler… Örneğin: Irak’ta işkence görmüş masum çocukların dramı, Suriyeli kadınların yaşadığı travmalar, Latin Amerika’da darbeler sonrası yaşanan kayıplar…

“Gerçek, ne kadar gizlenirse gizlensin, gözyaşında parlayan bir ayna gibidir.”

2. ABD İçindeki Toplumsal Yaralara Dokunmak:

• Siyahi Amerikalılar

• Yerli Kızılderili toplulukları

• Göçmen karşıtı politikaların mağdurları

• Bitik sağlık sistemi nedeniyle ölen insanlar

Bu grupların sesi olunmalı. Türkiye merkezli STK’lar, medya projeleri ve belgesellerle bu kesimlerin hakikatleri küresel vitrine çıkarılmalı.

“Zayıfın sesi çıkmıyorsa, güçlü değil diktatör vardır!”

3. Alternatif Medya ve Algı Operasyonları:

YouTube, sosyal medya, belgesel platformları… ABD’nin dış politikadaki iki yüzlülüğünü “Batılı dilde” ama doğulu zekâyla anlatan içerikler hazırlanmalı.

“Zihinler ekrandan değil, vicdandan ikna olur.”

4. Küresel “Dostları” Uyandırmak

ABD’nin zayıflığı sadece içindekilerle sınırlı değil. Eski dostları bile artık rüyadan uyanmak üzere. Almanya, Fransa, Japonya gibi müttefikler bile zaman zaman Amerikan tahakkümünden sıkılmış durumda. Türkiye bu ülkelerle stratejik diyaloglarını geliştirerek, “Amerikan vesayetinden bağımsız bir dünya” fikrini beslemelidir.

“Dostluk, eşitlikte büyür; tahakkümde değil.”

5. Türkiye Ne Yapmalı?

1. Akademi ve Entelektüel Cephe:

Üniversitelerimizde Amerikan politikalarının karanlık yüzünü akademik olarak ifşa edecek perdelenmiş kürsüler kurulmalı.

2. Kültürel Diplomasi

Diziler, filmler, kitaplar, tiyatrolar aracılığıyla “gerçek Amerikan hikayeleri” dünya kamuoyuna ulaştırılmalı.

3. Yurtdışı Türk Diasporası

ABD’deki Türk diasporası, Amerikan toplumunun bilinçaltına temas edecek söylem ve girişimlerle desteklenmeli.

4. Sanal Savaş ve Bilgi Operasyonları

Siber dünyanın kurallarını biz koymasak da oyun kuruculukta yer almalıyız. Dijital platformlarda “ABD’nin özgürlük maskesi” adım adım indirilmeli.

SON SÖZ

ABD bir okyanus gibi görünür; güçlü, engin, dokunulmaz, tabi yersen. Ama biz biliyoruz ki, okyanus da bir bardak suyla başlar. Zekâ, strateji, sabır ve vicdanla örülü psikolojik harp yöntemleriyle, devin içindeki çürümeyi ortaya çıkarmak mümkündür.

“Bir yalan ne kadar büyükse, çöküşü de o kadar görkemlidir.”

Ve biz Türk milleti olarak, hakikatin tarafındayız.

“Zulümle abad olanın sonu berbat olur. Biz adaletle zihinlere hükmederiz, sadece maskeler düşünce değil, beraberinde zihinler uyanınca dünya değişir ve artık zihinlere Türk usulü günaydın demenin vakti gelmiştir.”

Gürkan KARAÇAM

#abd #türkiye

Yorumlar

Yorum bırakın