Zihin Yumruk Atarsa, Beden Sadece Takip Eder: Yakın Dövüş Sanatları ve Parapsikolojinin Gölgesinde İnsan Bilinci

“Beden bir alettir; ama onu kullananın kim olduğunu bilmeyen, sadece ses çıkarır, müzik yapamaz.”

Yakın dövüş sporları… Dışarıdan bakıldığında kasların dansı, reflekslerin savaşı gibi görünür. Oysa bu disiplinlerin en derin hakikati yumruktan çok düşüncede, tekmeden çok sezgide gizlidir. Bir müsabaka başlamadan çok önce, savaş zihinle kazanılır ya da kaybedilir. İşte tam da burada parapsikoloji devreye girer: Görünmeyenin bilgisiyle, görünene yön vermek…

Yenilmezlik Kendini Bilmekle Başlar

Bruce Lee’nin dediği gibi, “Yenilgi, sadece bir algı halinden ibarettir. Yenilgiyi bir gerçeklik olarak kabullenmediği sürece, kimse gerçekten yenilmiş sayılmaz.” Yakın dövüş, yalnızca rakibe karşı bir üstünlük sağlama sanatı değil, en karanlık yanlarımızla yüzleşme ve onları disipline etme yolculuğudur.

Parapsikolojinin “duyular dışı algı”, “psişik etki”, “niyet gücü” gibi kavramları; bu savaşın sessiz silahlarıdır.

“Rakibini alt etmeden önce, kendi korkunu yenmelisin.”

Çünkü bir dövüşçü, ilk darbeyi rakibine değil, kendi içindeki şüpheye indirir.

Bedenin Hafızası, Zihnin Geleceğidir

Modern bilimin açıklamakta zorlandığı şeylerden biri de budur: Tecrübenin bilinçaltına kodlanması. Bazı dövüşçüler vardır, görmeden hisseder, düşünmeden hareket eder. Bu bir teknik değil, bir sezgi meselesidir. İşte o noktada parapsikoloji; bilincin, zamanın ve mekânın ötesindeki etkisini açıklar.

“Zihin, henüz olmayanı hisseder; beden sadece yetişmeye çalışır.”

Bu yüzden ustalar, ‘önce zihnini eğit’ derler, ‘sonra yumruğunu’.

Psişik Enerji: Yumruğun Ardındaki Güç

Japon dövüş sanatlarında “ki” ya da Çin’de “chi” olarak bilinen yaşam enerjisi; yalnızca mitolojik bir unsur değildir. Parapsikolojideki telekinezi ya da psişik alan etkileşimleriyle benzerlik gösterir. Gerçek bir dövüşçü, darbesine ruhunu da katar. Ve bu, sadece fiziksel bir çarpışma değil; frekansların, niyetlerin, bilinçlerin çarpışmasıdır.

“Yumruk atarken düşüncen nerede duruyorsa, kuvvetin de oraya odaklanır.”

O yüzden yumruğunu değil, niyetini sertleştir.

Ruhsal Savunma: Duyguların Zırhı

Yakın dövüş ustaları, sadece fiziksel olarak güçlü değil; duygusal olarak da dayanıklıdır. Düşmanının kışkırtmasına kapılmayan, hakareti bir strateji doğrultusunda yutkunan, öfkesini kontrol eden savaşçılar… İşte parapsikolojideki “ruh enerjisi koruması” ya da “duygusal alan kalkanı” gibi kavramlar burada ete kemiğe bürünür.

“Sana söyleneni değil, sende harekete geçeni izle.”

Çünkü gerçek saldırı, önce ruhunu çürütmek ister.

Zihin Okumak: Sezgisel Savunmanın Sanatı

Her dövüşçü bir parça ‘okuyucudur’. Rakibin nefes alışından niyetini çözen, göz hareketinden tekniği sezebilen… Bu yetenek sadece pratik değil; sezgisel alanla kurulan psişik bağın bir sonucudur.

“Rakibini izleme, onun seni nasıl izlediğine odaklan.”

Zira çoğu zaman, ilk saldırı gözle değil, dikkatle yapılır.

Dövüş Sanatı Bir Spor Değil, Bir Uyanış Biçimidir

Yakın dövüş, aslında görünmeyeni görünür kılan bir öğretidir. Zihniyle bedenini hizaya sokamayan, rakibiyle değil; kendi gölgesiyle dövüşür. Parapsikoloji bu alanı süsleyen değil, bu alandaki görünmeyen aklı temsil eder.

“Zafer, son darbede değil; ilk fark ediştedir.”

Ve gerçek ustalık, yumruk atmadan savaşı bitirebilmektir.

Son söz yerine:

“Kendini bilenin rakibi yoktur, kendini aşan zaten kazanmıştır.”

Bu yazımı sadece bir dövüş yazısı olarak değil, bir zihin haritası olarak okuyun. Çünkü gerçek yakın dövüş; senin sana attığın ilk yumrukla başlar.

Dipnot: Zaman zaman “bu kadar farklı alanlarda nasıl bilgi sahibi olabiliyorsunuz?” şeklinde sorular alıyorum. Aslında bu sorunun cevabı, yılların emeğinde saklı. Eğitim Fakültesi ve Hukuk Fakültesi mezunuyum. Ulusal güvenlik, istihbarat ve strateji alanlarında sertifikalı eğitimler aldım, çok okuyorum ve kitaplar yazmaya devam ediyorum. Dahası yakın dövüş sporlarına 12 yılımı verdim; farklı disiplinlerde eğitim alarak birden fazla siyah kuşak sahibi oldum. Bilgiye duyulan saygı azaldığında, emeğin kıymeti de çoğu zaman göz ardı ediliyor. Oysa ben, öğrenmeyi bir merak değil, bir sorumluluk olarak görüyorum. Bu yüzden her alanda değil; dokunduğum her alanda derinleşmeye çalışıyorum.

Gürkan Karaçam

#yakındovüş #parapsikoloji #türkiye

Yorumlar

Yorum bırakın