“Evliyanın kerameti, görünenin ardındaki hakikatin sesidir.”
Bazı hikâyeler vardır, masal sanırsın; ama içinde öyle sırlar gizlidir ki, akıl sanrıyla ruh hakikat arasında kalır. Anadolu’nun dağ köylerinden şehir merkezlerine uzanan o efsaneler zincirinde bir “sır” fısıldanır hep kulağımıza: Evliya kerametleri.
Peki bu kerametler sadece inanç dünyasının romantik tezahürleri midir, yoksa fark edilmemiş bir parapsikolojik alanın kodları mıdır?
Bir Evliya Geçer Bu Sokaktan…
Dedem anlatırdı: “Bir gün kasabaya bir garip geldi. Ne konuşur, ne gülermiş. Ama biri derdini söylese, daha bitirmeden cevabı hazırmış. Bir gün yağmur yağdırmış, bir gün kuruyu yeşertmiş.” İşte bu tür anlatılar, Anadolu’nun her köşesinde karşımıza çıkar. Kimimiz dua der geçeriz, kimimiz “tasavvuf” deyip saygıyla susarız. Ama gel gör ki bu anlatıların satır aralarında parapsikolojinin en temel kavramlarına göz kırpan bir zihin gücü var.
Psişik Güç mü, İlahi Hediye mi?
Bugün parapsikoloji literatüründe yer alan pek çok kavram; telepati, prekognisyon, psişik sezgi, aura okuma, uzaktan etkileşim gibi, halk arasında “keramet” olarak adlandırılmıştır. Ve çoğu evliya menkıbesinde bunların deneyimsel karşılığı bulunur:
Birinin kalbinden geçen düşünceyi bilme; Telepati.
Henüz olmamış bir olayı haber verme ; Geleceği görme (prekognisyon).
Eliyle dokunmadan iyileştirme ; Enerji aktarımı.
Birini uyurken yönlendirme ; Zihin telkini.
Bu noktada sormamız gereken soru şudur: Evliyaların kerameti, İlahi bir kudretin iz düşümü mü, yoksa insan zihninin çözülememiş yüksek frekansları mı?
Gizli Kodlar: Menkıbelerin Alt Metinleri
Her menkıbede bir şifre vardır. Bazı evliyalar sudan ateşe geçmiş, bazıları aynı anda iki şehirde birden görünmüştür. Bu olaylar ya sembolik anlatımlardır ya da henüz bilim tarafından doğrulanamamış zihinsel projeksiyon yetenekleridir.
Örnek: Somuncu Baba’nın aynı anda Cami’nin üç farklı kapısında el öptürdüğü rivayet edilir.
Bugünün parapsikoloji teorileri, “çoklu bilinç projeksiyonu” üzerinden bunun açıklanabilirliğini tartışır.
İnançla Bilim Arasında Sıkışmış Bir Gerçek
Bilim, ölçülemeyeni yok sayar. İnanç, hissedileni hakikat kabul eder. Ama bazen o ikisi arasında bir şey vardır: Deneyim. Evliya menkıbeleri bu “deneyim” alanında yaşar. Ve bu deneyimler, bireysel tecrübe olsa da, kolektif bilinçte bir enerji olarak yer edinir.
“İnanç, görünmeyeni kabul eder. Parapsikoloji, görünmeyeni araştırır. Gerçek ise ikisinin kesiştiği yerde saklanır.”
Türk Coğrafyası: Psişik Hafızanın Haritası
Anadolu yalnızca tarihi değil, psişik enerjiyi de taşır. Mevlana’nın semasıyla, Hacı Bektaş-ı Veli’nin nefesiyle, Şems’in suskunluğuyla işaretlenmiş bir ruh coğrafyasıdır bu topraklar. Zihin gücünün inançla birleştiği her noktada bir parapsikolojik frekans alanı oluşur. Evliya türbeleri, bu anlamda sadece dua edilen yerler değil, kolektif psişik hafıza noktalarıdır.
Modern Zihinlerin Kör Noktası
Günümüz insanı, gözle görülmeyeni inkâr ederek değil, anlamaya çalışarak büyür. Ancak evliya menkıbelerini yalnızca folklor olarak görmek, bizi köksüzleştirir. Çünkü: “Bir millet, hikâyelerini unuttuğunda, sadece hafızasını değil; yönünü de kaybeder.”
Parapsikoloji ile Yeniden Okuma Zamanı
Artık menkıbeleri yalnızca dinî bağlamda değil, parapsikolojik perspektifle de okumalıyız. Belki o zaman şu sorulara daha cesurca cevap verebiliriz:
Zihin gerçekten maddeyi etkileyebilir mi?
İnsan dua ile enerji alanı oluşturabilir mi?
Psişik koruma diye bir şey var mı?
Cevap ararken, hem Yunus Emre’nin yüreğini hem Jung’un teorilerini anlamaya çalışmalıyız.
“Keramet, görmeyene göz, duymayana kulak olmaktır.”
Evliya menkıbeleri, sadece geçmişin fısıltısı değil, geleceğin zihinsel pusulasıdır. Gün gelir, bilimin çözemediği bir sırrı, bir dervişin duasında buluruz. Ve unutma sevgili okuyucu:
“İnsan zihninin sınırları, inandığı kadar geniştir ve sizce ülkemizin parapsikoloji enstitütüleri kurmasının zamanı gelmedi mi?”
Gürkan KARAÇAM
#parapsikoloji #türkiye

Yorum bırakın