“Ateşi söndürmek kolaydır, zor olan onu daha yanmadan durdurmaktır.”
Her yaz mevsimi geldiğinde, yüreğimizin tam ortasına düşen bir ateşle uyanıyoruz: orman yangınları. Ve bu yangınlar, sadece ağaçları değil; geleceğimizi, nefesimizi ve millet olarak hafızamızı da yakıyor. Türkiye gibi üç kıtanın kavşağında duran, jeopolitik anlamda hedefte bir ülke için bu yangınlar sadece doğa olayı değildir. Her alevin içinde bir ihtimal vardır: Sabotaj, ihmal, rant, bilinçsizlik ya da düşmanca planlar.
“Eğer bir ülke hava saldırısına karşı savunma füzeleri geliştiriyorsa, ormanlarına da sabotaja karşı doğal kalkanlar dikmelidir.”
1. Yangınla Değil, Zamanla Yarışılmalı
Bugün geldiğimiz noktada artık “yangın çıktığında ne yapmalıyız” sorusu değil, “yangın çıkmasın diye ne yaptık” sorusu sorulmalıdır. Çünkü yangın başladıktan sonra yapılacaklar bellidir ama asıl farkı çıkaran, öncesinde kurulan akıldır.
“Yangın söndürme uçağından önce, stratejik bir zihin kalkmalı havalanmalıdır.”
2. Düşman Roketi Gibi: Sabotaj ve Bilinçli Yangınlar
Unutulmamalıdır ki orman yangınları yalnızca doğa kaynaklı değildir. Düşmanlar artık uçakla değil kibritle gelir. Ormanlar stratejik hedefler haline gelmiştir. Yangın, hem ekonomik hem psikolojik bir yıpratma savaşıdır. Rantçılar, kaçak yapı baronları ve dış destekli terör yapıları bu yıkıcı ateşin perde arkasındaki elleridir.
“Kurşunla değil, ateşle vuranlar da vardır; düşman sadece sınırda değil, ormandadır.”
3. Yangın Çıkmadan Ağaç Dikimi Stratejisi
Doğru ağaç, doğru yerde dikilmezse doğaya yardım değil, tehdit olur. Ormanların içine yanıcı reçineli, kozalaklı ağaçlar (örneğin kızılçam) yerine yangına dayanıklı türler (zakkum, keçiboynuzu, akasya, servi, meşe) dikilmelidir. Yangınla savaşan bir orman mimarisi inşa edilmelidir.
“Her ağaç can verir; ama bazı ağaçlar yangına karşı can siperi olur.”
4. Yeşil Savunma Hattı: Doğal Yangın Tüpleri
Yangının yayılmasını önlemek için orman içinde yangın tampon zonları oluşturulmalı; bu bölgelerde düşük yanıcılı bitkilerden şeritler çekilmelidir. Bu şeritler tıpkı bir siper gibi ateşi durdurur. Aynı zamanda yerleşim yerleri ile ormanlar arasında 50-100 metrelik bu tampon bölgeler zorunlu hale getirilmelidir.
“Toprağa akılla set çek, yoksa ateş sana gelir.”
5. İstihbarat Gibi Orman Gözetleme Ağı
Her orman bölgesine, her tepeye termal kamera, drone destekli gözetleme kuleleri, yapay zekâ tabanlı yangın uyarı sistemleri kurulmalıdır. Bu sistemler sadece tespit değil, sabotaj ihtimalini de analiz edecek şekilde kurulmalıdır. 7/24 esasına göre çalışan “Yeşil İstihbarat” birimi kurulmalıdır.
“Ormanı korumak, sınırı korumak gibidir; gaflet bir karışı yakar, ihmâl bin dönümü kül eder.”
6. Acil Müdahale Gücü: Yerinde Yangın Timi
Her riskli orman köyü yakınına profesyonel, gönüllü ve eğitilmiş yangın timleri kurulmalı. Bu ekipler sadece yangın anında değil, yıl boyunca denetim, eğitim ve müdahale hazırlığı yapmalıdır.
“Ormanı kurtaracak olan uçağın değil, zamanında eğitilmiş insanın iradesidir.”
7. Orman Rantını Bitirme Yasası
Yangın çıkan ormanlara otel, villa, tesis gibi hiçbir şey yapılamayacağı anayasal güvenceye alınmalı; aksi eylemler vatana ihanet gibi yargılanmalıdır. Yanan her karış alan aynı ağaç türüyle, daha güçlendirilmiş şekilde yeniden yeşillendirilmelidir.
“Ateşle yıkılan değil, ahlâkla korunan ormanlar sonsuza kadar yaşar.”
8. Halkı Orman Savunmasına Katmak
Her vatandaş, kendi mahallesinin “orman gönüllüsü” haline getirilmeli. Okullarda “yeşil nöbet” uygulamaları, yaz kamplarında doğa koruma eğitimi, emeklilere orman bekçiliği gibi projelerle halk doğrudan sistemin parçası yapılmalıdır.
“Devletin gözü yoksa milletin kalbi de yanar.”
9. Dijital Ateş Kalkanı: Ulusal Yangın Haritası
Tüm ormanlık alanları kapsayan risk analiz haritaları yapılmalı, her ilçe yangın risk seviyesine göre önceliklendirilmelidir. Yangın başladığında anında merkeze düşen sinyallerle saniyeler içinde aksiyon alınmalıdır. Tıpkı radar sistemi gibi!
“Ateş hızlıdır, ama akıl daha hızlı olursa kurtuluş vardır.”
10. Ormanları Milli Güvenlik Unsuru Gibi Korumak
Tüm orman yangınları sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın değil, İçişleri, Savunma, Milli İstihbarat, AFAD ve hatta Belediyelerin ortak görev alanı olmalıdır. Yangın bir doğal afet değil, stratejik sabotaj ihtimali olarak düşünülmelidir.
“Yangın çıktığında değil, çıkabileceğini düşündüğünde organize olan milletler ormanlarını yitirmez.”
SON SÖZ
“Ateşe su dökmek kolaydır, zor olan milletin aklına feraset dökmektir.”
Her yıl aynı acıyı tekrar yaşıyorsak, demek ki biz değil, ateş kazanıyor. Artık sadece ağaçları değil, stratejiyi de toprağa ekme zamanı. Çünkü bu vatan yalnızca sınırlarla değil, ormanlarla da korunur.
Gürkan KARAÇAM
#orman #yangın #türkiye #çözüm

Yorum bırakın