“Bir milletin geleceği, ordusunun değil istihbaratının kalitesine bağlıdır.”
Devletler artık uçaklarla değil, akılla; bombalarla değil, bilgiyle savaşır. Bu çağda düşmanı tanımak kadar, dostu kimden seçeceğini bilmek de istihbarat işidir. Çünkü yanlış kişiye güvenen bir devlet, doğru düşmanı seçemez.
Türkiye’nin yıllardır içten içe hissettiği bir boşluk nihayet dolmak üzere: Milli İstihbarat Akademisi kuruldu. Bu akademinin, sadece ajan yetiştirmek için değil (ki ajan yetiştirdiği söylenemez ya da söylenebilir…), devletin aklını koruyacak bir nesil inşa etmek için kurulduğunu düşünüyorum ve bu adım, ülkenin en büyük devrimlerinden biridir.
Devletin Kalbine Sızan Sessiz İşgalin Anatomisi
Bugün bir ülkenin başbakanını ya da başkanını veya kralını devirmek için orduya ihtiyaç yoktur. Ona çay servisi yapan garsonun bağlı olduğu odak yeterlidir. Yöneticinin cep telefonundaki yapay zekâ asistanı, onun danışmanından daha fazla bilgiye sahiptir. Uydular evimizin çatısını değil, zihnimizin altını taramaktadır.
ABD, Çin, Rusya, İsrail, İngiltere… Hepsi aynı oyunu oynar: Bilgiye hükmeden, geleceğe yön verir.
“Savaşlar artık cephenin değil, cep telefonunun içindedir.”
Casuslar Nasıl Zirveye Sızar?
Dost görünen düşman, silah taşımaz; bilgi taşır. Casuslar artık çanta değil, çanta dolusu diplomayla dolaşır. Lobi dernekleri, akademik çevreler, medya kuruluşları, uluslararası burslar… Hepsi birer sızma aracı. Yüksek lisans tezi hazırlayan biri, bazen bir tankın başaramadığını başarır.
Özellikle şunlar yapılır:
• Sosyolojik analizle ülkenin kırılgan noktaları belirlenir.
• O ülkenin ‘seçkin adayları’ tespit edilir ve yurt dışına çekilir.
• Zihinler küresel düşünce şablonlarıyla şekillendirilir.
• Yurt dışından dönen bu bireyler, “reformcu” diye devlete yerleştirilir.
• Karar mekanizmalarının merkezine kadar tırmanmaları sağlanır.
“Bir casusun amacı sadece sır çalmak değildir; doğru kararı yanlış zamanda aldırmaktır.”
Milli İstihbarat Akademisi: Devletin Aklına Zırh
Türkiye’nin bu tehdidi gördüğünü düşünüyorum ve kanaatim odur ki bu görüş sayesinde Milli İstihbarat Teşkilatı artık sadece operasyon yapan değil, düşünen, üreten, geleceği okuyan bir merkez oldu ve bu yapının iliklerine sızma ihtimaline karşı, kendi insanını Milli İstihbarat Akademisi aracılığıyla yetiştirme kararı aldı.
Bu akademi:
• Sadece ajan değil, devlet aklı taşıyan şahsiyetler yetiştirecek.
• Liyakat ile sadakati, strateji ile milliliği sentezleyecek.
• Sadece bilgi öğreten değil, karar verme refleksi geliştiren bir eğitim yapısına sahip olacak.
• Teknolojiden psikolojiye, uluslararası hukuktan sibernetik savaşa kadar tüm alanları kapsayacak.
“Gerçek ajan, bilgi taşıyan değil, milletin aklını taşıyandır ve her yazım içerisinde temenniler de barındırır.”
Türkiye Nasıl Korunmalı?
1. Sızmayı Önlemek Yetmez, Zihinleri de Korumalıyız: Ekranlardan zihinlere dökülen algılar, bazen bombalardan daha yıkıcıdır. Yeni savunma hatları dijital, psikolojik ve sosyolojik olmalıdır.
2. Liyakat ile Vefayı Evlendirmeliyiz: Bir devletin damarına sızanlar genelde ‘en başarılı görünenlerdir.’ Ancak başarı, aidiyetle yoğrulmamışsa ihanete dönüşür.
3. Kurumlar Arası Entegre İstihbarat Modeli Kurulmalı: Emniyet, MİT, TSK, yargı ve siber güvenlik kurumları arasında tam uyum sağlanmalı. Veri paylaşımları hızlı, güvenli ve şeffaf olmalı.
4. Milli Yapay Zeka ve Büyük Veri Havuzu Oluşturulmalı: Geleceğin istihbarat savaşı algoritmalar üzerinden yürütülecek. Milli Zekâ, yapay zekâya hükmetmelidir.
5. Küresel Maskelere Karşı Kültürel Direniş Yetiştirilmeli: Ajanlar sadece bilgi taşımaz, değer aşındırır. O yüzden aileden itibaren kültürel bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir.
“Bir milletin çocuklarına kendi kahramanlarını anlatmazsan, başkaları onlara hainlerini kahraman diye sunar.”
Yeni Nesil İstihbaratçı, Yeni Nesil Devlet Demektir
Türkiye artık sadece sınırlarını değil, zihnini ve karar odalarını da korumak zorunda. Ve bu ancak devletin içine devlet sadakatiyle dolmuş bireyler yerleştirilerek olur. Milli İstihbarat Akademisi’nin bu anlamda bir okul değil, bir karargâh, bir ruhsatname, bir yeniden doğuş vesilesi olacağına inanıyorum.
“Casuslara karşı tek savunma, milletin içinden gelen strateji aklıdır.”
Bu Yazımın Ardında Ne Var?
Bu yazı, sadece bir analiz değil, geleceğe atılmış stratejik bir nottur. Okuyan herkesin zihninde şu sorunun dönmesini isterim:
“BİZİ KİM YÖNETİYOR DEĞİL, BİZİ KİMLER YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR?”
Ve bu sorunun cevabı: Artık biziz. Çünkü artık aklımızı biz yazıyoruz, geleceğimizi biz kodluyoruz ve daha önce de dediğim gibi bazı yazılarım temennilerimden ibarettir…
Gürkan KARAÇAM
#teslimolmuyoruz #türkiye #akıloyunları

Yorum bırakın