“Toprak işgal etmek kolaydır, zihin işgal etmek ise zor ve kalıcı, ayrıca zihin fethinin silahı, kurşun değil kelimedir, algıdır, anlatıdır.”
Modern savaşlar artık tankla değil, tweetle başlıyor. Mermiden önce fikir atılıyor ortaya. Bu denklemde İran, klasik istihbarat devleti olmanın ötesinde, psikolojik harp devleti olarak sahne alıyor. Türkiye’nin hemen yanı başında, ideolojiyle şekillendirilmiş, yüzyıllık bir zihin işgal projesi çalışıyor. Sessiz, sinsi, sabırlı.
İran’ın Psikolojik Harp Modeli: Mezhebi Kılıfa Sarılmış Zihin Kuşatması
İran’ın en temel yöntemi, dini ideolojiyi bir zihin silahı gibi kullanmasıdır. Velayet-i Fakih sadece bir inanç sistemi değil, politik kontrol doktrinidir. Şiiliği bir tür stratejik diplomasiye dönüştüren bu yapı, çevre ülkelere doğrudan askeri değil, mezhepsel derinliklerle nüfuz eder.
“İnancın içini boşaltırsan, geriye propaganda kalır ve ideolojiyle süslenen her masumiyet, bir gün taktik olur.”
Kim Yönetiyor Bu Harbi?
İran’da psikolojik harp çok katmanlı bir mekanizmayla yürütülür:
1. İstihbarat Bakanlığı (VAJA-VEVAK):
Yurt içi ve dışı psikolojik operasyonları planlar. Akademisyen, gazeteci, din adamı kılığına girerek “algı ajanları” üretir.
2. İslami Kültür ve İletişim Kurumu:
Yurtdışı kültürel ataşeliklerle propaganda materyalleri üretir, yayınlar, yayınevlerini fonlar.
3. Devrim Muhafızları – Kudüs Gücü:
Mezhepçi milislerle algı oluşturur. Kahramanlaştırılmış figürler yaratır.
4. Basın – Medya Ağı:
Tasnim, Fars, Press TV gibi medya organlarıyla dezenformasyon üretir.
5. Siber Ordusu:
Telegram, X (eski Twitter), Instagram gibi platformlarda sahte hesaplar üzerinden içerik pompalar.
“Devletlerin ordusu olur, İran’ın ayrıca trolleri vardır ve klavyeyle yapılan savaş, bazen füzeyle yapılanı bastırır.”
Yöntemler ve Çarpıcı Örnekler
Aşağıda İran’ın kullandığı başlıca psikolojik harp yöntemleri ve Türkiye’ye etkileriyle birlikte örnekleri yer alıyor:
1. Mezhep Mühendisliği
İran, özellikle Alevi-Sünni ayrımını kaşıyarak Türkiye’nin iç birlik dokusunu zayıflatmaya çalışır. Perdeliyerek; Cemevlerine yardım, Alevi STK’larına maddi destek gibi faaliyetler ilk bakışta “yardım” gibi görünse de stratejiktir. Bu konu ıspatlanmamış olsa da takibi zorunluluktur.
Örnek: Türkiye’de bazı Alevi derneklerinin İran’la bağlantılı yayınlar yapması, İran’dan maddi destek aldıgı iddiaları titizlikle fakat vatandaşlarımızı incitmeden incelenmelidir.
“Sadaka gibi verilen yardımın, sonunda alınan aklı olur ve yardım bazen zincirden ibarettir.”
2. Şehit Kahramanlaştırma: Kasım Süleymani Efsanesi
İran, Süleymani’yi bir “İslam birliği şehidi” olarak sunar. Ortadoğu’daki Şii gençlere model yapar. Bu figürün “Şii Che Guevara” gibi kullanılması, zihin mühendisliğinin ta kendisidir.
Örnek: Türkiye’de bazı medya hesaplarının Süleymani için övgü dolu içerikler paylaşması.
3. Ehl-i Beyt Romantizmi ile Duvar Yıkmak
İran, Türkiye’deki Sünni kesimle arasındaki mezhebi bariyeri, ortak duygulara hitap ederek yıkmak ister. Özellikle Ehl-i Beyt sevgisi ve Kerbela ağıtları üzerinden ortaklık kurulmaya çalışılır.
Örnek: Bazı televizyon dizilerinde veya sosyal medya içeriklerinde İran yapımı Ehl-i Beyt temalı sahnelerin paylaşılması, halkın duygularına oynanması.
4. Sosyal Medya Yalanları ve Algı Operasyonları
İran yanlısı sosyal medya hesapları, Türkiye’nin Suriye veya Irak operasyonlarını “Sünni yayılmacılığı” olarak yaftalayarak hedef gösterir. İran destekli sahte hesaplar, Türk ordusunu “katliamcı” olarak lanse eder.
Örnek: Afrin ve Tel Rıfat operasyonlarında Türkiye’yi kınayan sahte Arapça/Farsça içeriklerin dolaşıma sokulması.
5. Kültürel Sızma ve Akademik Etki Ajanlığı
İran, Türkiye’de bazı üniversitelerde perdelediği burslar ve araştırma fonlarıyla akademik “dostlar” kazanır. Bu akademisyenler, Türk kamuoyuna İran yanlısı bakış açısı sunar. Bunu bilerek yaptıklarını söylemek yanlış olur, ki psikolojik harbin özelliği de budur zaten.
Örnek: İran kültürüyle ilgili bazı akademik etkinliklerde subliminal olarak mezhepsel propagandaya yer verilmesi ve İran rejimini öven tezlerin yazdırılması.
“Bilginin satıldığı yerde, akıl da kiralıktır ve bir milletin profesörü, başka bir devletin memuruysa; tehlike diplomasiyle gelmez.”
6. Dini Lider İmajı: Hamaney’in Gölgeliği
İran, Ayetullah Hamaney’i bir tür evrensel İslam lideri gibi pazarlamaya çalışır. Bu yöntemle Türkiye’deki “radikal ümmetçi” kitleye nüfuz edilir.
Örnek: Sosyal medyada “Ayetullah Hamaney’in sözleri” adı altında dağıtılan posterler, aforizmalar, vecizeler.
7. Şii Milisler Üzerinden Psikolojik Gözdağı
İran, Irak ve Suriye’deki Şii milislerin görüntülerini yayarak, bölge halkına “biz buradayız” mesajı verir. Bu bir tür şok taktiğidir.
Örnek: Zeynebiyyun Tugayı’nın Türkiye’de bazı gruplar tarafından sosyal medyada kahramanlaştırılması.
Türkiye Ne Yapmalı?
Türkiye’nin bu sinsice yürütülen harp taktiklerine karşı “silah değil, strateji” üretmesi gerekir:
1. Milli Algı Güvenliği Ajansı kurulmalı:
Medya, akademi, sosyal medya ve dini kurumlarda algı denetimi yapılmalı.
2. Siber Karşı Operasyonlar:
İran trollerine karşı milli trol birimleri oluşturulmalı, gerektiğinde Farsça içerikle cevap verilmeli.
3. Mezhebi İttifak Değil, Milli Duruş:
Sünni-Alevi hattında milli bilinci öne çıkaran projeler geliştirilmeli.
4. Deşifre Et – İfşa Et:
İran’ın etki ajanları kamuoyuna teşhir edilmeli, sivil toplum buna karşı bilinçlendirilmeli.
“Bilgi devrinde cehalet düşmanın değil, dost görünenin silahıdır ve hain casus, kurşunla değil, kelimeyle sızar.”
Sonuç: İran’la Dostluk, Kaf Dağı’nda Barış Aramaktır
İran’ın bize karşı mermi atmasına gerek yok, çünkü zihinlerimize halat atmış durumda. Türkiye, bunu ancak zeka ile, bilinçle, stratejiyle karşılayabilir. Her Türk evladı bilmelidir ki;“Düşman askerle değil, fikirle gelirse; barikatsız şehir ilk düşen olur ve en savunmasız şehir, zihindir.”
Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti her an her şeye hazırdır ve hazır olmalıdır…
Gürkan KARAÇAM
#iran #teslimolmuyoruz #türkiye

Yorum bırakın