“Avrupa Uyanıyor, Dünya Yer Değiştiriyor”

“Haritalar çizildi, kalem artık bizim elimizde.”

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto’nun “NATO’nun artık bir varoluş sebebi kalmadı” sözü, aslında sadece “eski” bir ittifakın krizini değil, yeni dünyanın doğum sancılarını ilan eden bir çağrı ve yüzeyde bir hayal kırıklığı, derinlerde ise yeni bir çağın fısıltısı…

Bugün Avrupa, soğuk savaşın hayaletleriyle konuşurken; Pasifik’te, Türkistan’da ve Anadolu’da yeni güç dilleri yazılıyor. ABD ve İngiltere’nin AUKUS gibi ittifaklarla Avrupa’yı bypass etmesi, NATO’nun içini boşaltmakla kalmadı; kıtayı güvenlik denkleminden de sildi. Ve Crosetto bu durumu şu sözlerle özetledi: “Sanki Avrupa’nın bir önemi kalmış gibi konuşuyoruz.” Aslında haklı. Çünkü NATO artık bir “ittifak” değil; Washington’un silah pazarı, Londra’nın diplomatik aparatı haline geldi. Avrupa’nın sesi, Atlantik’in dalgalarında boğuluyor. Ama sessizliğin içinden yükselen yeni bir akor var:Türk dünyasının sesi. Anadolu merkezli stratejinin yankısı. Bayraktar’ın motor sesi.

“Dünya yer değiştirirken, yerinde kalanlar tarihe gömülür.”

Peki şimdi ne olacak?

NATO’dan boşalan o büyük boşluğu kim, nasıl dolduracak? Askeri olarak bakarsak, dünyanın yönü Atlantik’ten Avrasya’ya kaydı. Yeni güvenlik yapıları artık Pasifik’te konuşlanmış uçak gemileriyle değil; insansız hava sistemleriyle, hibrit birliklerle, siber ordularla kuruluyor. Ve bu alanda Türkiye, artık sadece bölgesel bir güç değil; bir akıl, bir ekol haline geliyor. Baykar’ın dünyaya sunduğu yalnızca bir SİHA değil; yeni bir askeri doktrin. Teknolojiyle inanç, mühendislikle vizyon, stratejiyle tarih iç içe geçiyor.

“Gelecek, pusulasını doğuya çevirmiştir. Kim haritayı okuyamazsa, kaybolur.”

Ekonomik anlamda da işler değişiyor. BRICS genişliyor, Çin – Afrika hattı derinleşiyor, Körfez parası teknolojiye, üretime ve güvenliğe yöneliyor. Batı’nın “para bas – borç ver – kontrol et” döngüsü kırılmak üzere.

Yeni dönemde enerji koridorlarıyla, tedarik zincirleriyle ve dijital paralarla örülmüş bir ittifak düzeni yükseliyor. Türkiye’nin Orta Koridor projesi, Zengezur üzerinden Türk dünyasını Avrupa’ya ve Çin’e bağlayan hattı inşa ediyor. Bu sadece lojistik değil; bir medeniyet hattıdır.

“Medeniyetler ya köprü kurar ya da çöküşe hazırlanır.”

Ve evet, teknoloji. Yeni güç mimarileri artık çiplerde, uydularda, yapay zekâda inşa ediliyor. NATO bu alanlarda “eski” kaldı. Oysa Türk mühendisliği, hem Batı’nın bilgisiyle hem Doğu’nun sezgisiyle yepyeni bir hamleye hazırlanıyor. TUSAŞ’ın uzay projeleri, ASELSAN’ın elektromanyetik sistemleri, TEKNOFEST’te büyüyen genç beyinler…Bu tablo bir geleceğin resmi değil; geleceğin bizzat kendisidir.

Yeni Dünya, Yeni İttifaklar

Öyleyse soralım: NATO’dan boşalan alanı kim dolduracak? Cevap: Birbirini tamamlayan yerel bölgesel ittifaklar ve teknoloji-tabanlı savunma ağları.

Askeri: Türk Devletleri Savunma Paktı (geleceğin mini-NATO’su)

Ekonomik: Türk Yatırım Fonu, BRICS+, Orta Koridor Ekonomi Bloğu

Teknolojik: İHA/SİHA konsorsiyumları, yapay zekâ istihbarat ağları, savunma sanayii kümelenmeleri

Stratejik: Küresel Sistemle entegre, kendi yolunu çizen çok taraflı akıllı ittifaklar

“Savaş, artık sadece kurşunla değil; bilgiyle, kodla, veriyle yapılır.”

Sonuç olarak Crosetto’nun sözleri, NATO’nun ölüsüne ağıt değil; yeni bir dünyanın doğumuna çağrıdır. Ve bu çağrının merkezinde Türkiye vardır. Çünkü Anadolu, yeniden “kıta aklının” doğduğu yer olmaya başlamıştır.

“Dünya yeniden kurulurken, Türk aklı masa dışı kalmaz, kalamaz.”

Biz istersek, NATO sonrası dönemin haritasını kalemle değil; akılla, imanla ve teknolojiyle çizebiliriz. Unutma sevgili okuyucu!

“Tarihi değiştirenler, haritayı çizenler değil; pusulasını halkına göre ayarlayanlardır.”

Ve Son Olarak… Bir Fıkra

Bir gün Cenevre’de gizli bir toplantı yapılır. Masada ABD Dışişleri Bakanı, İngiltere Savunma Bakanı ve İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani vardır. Konu net:“NATO neden artık işe yaramıyor, Avrupa neden oyunun dışında kaldı ve Türkiye neden artık kimseyi beklemiyor?” İngiliz bakan sinirli bir şekilde kağıtları masaya fırlatır:

AUKUS’u kurduk, QUAD’ı inşa ettik, Pasifik’e yığıldık ama şu Avrupa hâlâ “NATO yaşasın” diye geziyor.

ABD’li bakan gözlüğünü indirip söylenir:

Türkiye ise kendi ittifakını kuruyor! Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Yatırım Fonu, Bayraktar diplomasi falan… Nereye yetişeceğiz, anlayamıyoruz!

İtalya Dışişleri Bakanı Tajani başını sallar, yorgun bir tebessümle konuşur:

Biz fark ettik… Siz AUKUS’la bizi baypas ederken, Türkiye de sizi baypas etmiş.

Bir an durur, ekler:

Ben açık konuşacağım; artık Türkiye’nin peşine takılacağım!

ABD’li bakan hemen yerinden fırlar:

Hayır hayır, öyle yapma Antonio! Bizimle takıl. Bak yeni bir oluşum kuruyoruz:”AUKUS-QUAD-G10-PRO-MAX!”

İngiliz hemen lafa girer:

Hatta yeni logo bile hazır! Sadece üyeler eksik…

Tajani omuz silker:

Siz hâlâ kiminle yürüyelim diye tartışırken, Türkiye yürümeye başladı bile. Üstelik haritasız, ama pusulası sağlam…

Salonda bir sessizlik olur. ABD ve İngiltere birbirine bakar, sonra usulca sorarlar:

Yani şimdi… Türkiye bizi oyunun dışına mı attı?

Tajani gülümseyerek cevap verir:

Yoo… Siz zaten kendinizi dışarı attınız. Türkiye sadece oyun kurmayı öğrendi.

“Strateji, hamle yapmak değil; başkalarını hamle yapmaya mecbur bırakmaktır.”

Türkiye artık sadece oynayan değil, oynatan oluyor…

Gürkan KARAÇAM

#italya #ingiltere #abd #aukus #quad #teslimolmuyoruz #türkiye

Yorumlar

Yorum bırakın