Barışı Akıl Kurar, Onur Taşır: Türkiye Merkezli Yeni Denge Tasarımı

“Ateşin olduğu yere suyla gitmek cesaret ister; ama adaletle gitmek tarih yazar.”

Ortadoğu yeniden kaynıyor. İsrail ile İran arasında yaşanan her çatışma, sadece iki ülkenin değil, tüm bölgenin sinir uçlarını titretiyor. Füzelerden yükselen duman, artık yalnızca şehirleri değil, medeniyetin umutlarını da karartıyor.Ve bu tablo, hiçbir akıl sahibi ülkenin görmezden gelemeyeceği kadar büyük bir yangına dönüşüyor. Artık sorun ne sadece Filistin, ne yalnızca İran’ın nükleer programı. Bu; hakikat ile çıkarın, egemenlik ile güvenliğin, tarih ile gelecek arasındaki hesaplaşmadır.

Bu karanlıkta bir akıl, bir vicdan, bir denge merkezi gerek. İşte o merkez Türkiye olabilir. Ama sadece coğrafi değil, ahlaki ve stratejik merkez olarak.

Neden Türkiye?

“Barışı teklif eden güçlü olmalı, ama mazlumdan da yana durabilmeli.”

Türkiye, tarihsel hafızası, kültürel bağları, askeri caydırıcılığı ve diplomatik yetkinliğiyle bölgenin doğal barış kurucusu konumunda. Ancak bu rolü oynarken herhangi bir tarafın gölgesinde kalmadan, ama tüm tarafları anlamaya çalışan bir hakkaniyet duruşu sergilemesi şart.

Türkiye bu meselede;

• İsrail’i suçlamakla yetinmemeli, onu barışa ikna etmeli.

• İran’ı yüceltmekle yetinmemeli, onu uluslararası normlarla uyumlu hale getirmeli.

• Filistin’e sadece sloganla değil, somut kazanımlarla nefes aldırmalı.

• ABD’yi dışlamadan, İngiltere’yi dengeleyerek, Rusya ve Çin’i dış politikada göz ardı etmeden ilerlemeli.

Barış Nasıl Kurulur? Uygulanabilir Adımlar

1. Diyalog Zemini, Çatışma Zemininden Ayrılmalı

Aynı masada herkesin oturduğu görüntü değil, herkesin kendi meselesiyle yüzleştiği yapılar kurulmalı. Türkiye öncülüğünde, üç temel başlıkta ayrı masalar organize edilmeli:

Nükleer Güvence Masası: İran, ABD, AB ve Türkiye moderatörlüğünde İran’ın nükleer faaliyetlerini dondurmayı kabul ettiği ama güvenlik garantileri aldığı süreç başlatılmalı. İran, Suriye’deki varlığını bırakmadan ama ciddi anlamda Türkiye’nin nüfuz alanından tamamiyle çıkmış olacak şekilde sınırlandırarak devam ettirebilir.

Filistin Geçiş Masası: Türkiye, Ürdün ve Katar’ın garantörlüğünde Gazze ve Batı Şeria için geçici özerklik ve Filistin’in limanlara erişimi sağlanmalı. İsrail’in güvenlik kaygıları giderilecek şekilde, iki taraflı gözlemci yapılar kurulmalı.

Enerji İstikrar Anlaşması: Türkiye, Mısır, İsrail, Lübnan ve Yunanistan enerji anlaşmazlıklarını ayrı bir yapı altında “gelir paylaşımı” modeline dönüştürmeli. Enerji, rekabet değil işbirliği alanına çevrilmeli.

“Barış aynı sofrada oturmak değil, farklı menülerde aynı kaşığı paylaşmaktır.”

2. Tarafların Onuruna Dokunulmadan Geri Adım Attırılmalı

Hiçbir ülke geri adımı “yenilgi” olarak sunamaz. Bu yüzden barış, herkese içeride anlatabileceği bir gerekçeyle sunulmalı.

• İsrail: İran’ın nükleer faaliyetlerinin dondurulmasını “ulusal güvenlik zaferi” olarak ilan edebilir.

• İran: Nükleer haklarından vazgeçmeden, barışa katkı sunarak halkına “kuşatmayı yardık” mesajı verir.

• Filistin: Gazze’ye liman, insani yardım geçişi ve BM temsilciliği gibi somut kazanımlarla halkına “diplomasiyle açıldık” diyebilir.

• ABD ve İngiltere: Ateşkesin mimarı olduklarını ilan ederek küresel imajlarını tazeleyerek enerji hatlarında ki varlıklarını korumuş olurlar ve Kırım meselesi dondurularak Rusya’ya ve de Çin içinde geçici bir süre için vergi indirimleri düşünülebilir.

• Türkiye: Barışı inşa eden ülke olarak hem İslam dünyasında, hem Batı’da saygınlık kazanır.

“Barış, taraflara hak vermek değil; herkesin yüzünü ak edecek bir yol açmaktır.”

3. Ortak Gözlem ve Güvence Mekanizması

Barış sadece imzalanmaz, korunur. İşte bu yüzden kalıcı ateşkesin uygulanabilir olması için gözlemci mekanizmalar şarttır.Türkiye öncülüğünde, NATO’dan değil ama BM çatısı altındaki ülkelerden oluşan bağımsız bir “gözlem gücü” tesis edilebilir. Bu güç Gazze’de, Lübnan-İsrail sınırında, Suriye’de ve İran’da belirli tesislerde konuşlanabilir.

“Silahı susturmak bir adımdır, güveni silahsız yaşatmak ise kalıcı zaferdir.”

4. Ekonomik Entegrasyonla Bağımlılık Sağlamak

Hiçbir barış salt siyasi iradeyle ayakta kalamaz. Ekonomik bağlarla kurulmayan barış, rüzgârda savrulan bayrak gibidir.

• Ortak enerji hatları: Türkiye üzerinden geçecek olan doğalgaz, sadece transit değil “ortak gelir” sistemiyle işlenebilir.

• Ortak yardım fonu: İran, Lübnan, Filistin, Ürdün gibi ülkeler için “Bölgesel Kalkınma Fonu” kurulabilir.

• Ortak ticaret blokları: Türkiye, İsrail ve Körfez ülkeleri arasındaki gümrük kolaylıkları artırılabilir.

“Çatışan ülkeler aynı gelire bağlanırsa, çatışmak lüks değil maliyet olur.”

Sonuç: Türkiye Barışı Kurabilir mi?

Evet. Çünkü Türkiye ne işgalci, ne tetikçi, ne dışlayıcı bir geçmişe sahip.Türkiye bu planla;

• Kendi milletinin onurunu korur,

• Uluslararası kamuoyuna akıl ve vicdanı gösterir,

• Barışın mimarı olarak tarih sahnesine yeniden çıkar.

Ve şunu unutma sevgili okuyucu:

“Zafer, füzeyle değil; adaletle kurulmuş masada kazanılandır.”

Barış, Ankara’dan başlayarak Kudüs’ü de, Tahran’ı da, Tel Aviv’i de, Gazze’yi de rahatlatabilir. Ama ilk adım şudur:“Biz bu ateşi söndürmeye geldik.”İnşa edilecekse bir barış, harcı Türk aklıyla karılmalıdır, ki aksi mümkün değildir.

Peki kolay mı? Süper güç olmak ne kadar kolaysa…

Gürkan KARAÇAM

#barış #şimdideğilsenezaman

Yorumlar

Yorum bırakın