“Bir sırrın gizliliği, onun ne kadar iyi saklandığında değil; kime karşı saklandığında sınanır.”
İran’daki istihbarat açıkları üzerine makaleler, analizler ve televizyon programları havada uçuşuyor. Oysa bu eleştirilerin çoğu, Batı’ya hayranlıkla örülmüş bir algı duvarının içinde yankılanıyor. Sanki CIA, MI6, Mossad ya da FSB hiç hata yapmamış gibi… Sanki kusur, sadece doğunun sıcağında ortaya çıkarmış gibi…
Oysa tarih, Batı’nın da nice defa kan kaybettiğini, açık verdiğini, zaaf gösterdiğini yazar. Hem de öyle basit hatalar değil; küresel sonuçlar doğuran türden…
Şimdi sisli efsaneleri dağıtalım ve gerçeklerin soğuk yüzüne birlikte bakalım.
ABD: “”Devin” Kalbindeki Derin Yaralar“
”Büyük” gücün en büyük zaafı, “küçük” zaafını görmezden gelmesidir.”
Pearl Harbor
ABD, Japon donanmasının saldırısından sadece saatler önce onlarca sinyal aldı. Fakat istihbarat analizleri, zamanında birleşmedi.
Sonuç: 2.403 Amerikan askeri öldü, Pasifik filosu harabeye döndü. Dünyayı değiştiren bir savaşın eşiğinde bile, Amerika istihbaratı kördü.
Vietnam
ABD, Vietkong’un gerilla taktiklerini anlayamadı. Sahadaki bilgiler ya yanlış ya da geç analiz edildi.
Sonuç: 58.220 ölü, 150.000’den fazla yaralı ve Amerikan toplumunda hâlâ süren bir travma…
Askeri üstünlük, doğru istihbaratla birleşmediğinde, “dev” bir ordunun bataklıkta çırpınması içten bile değildir.
CIA’in Küba’daki Domuzlar Körfezi fiyaskosu ve Vietnam’daki yanlış istihbarat raporları, Amerikan karar mekanizmalarının istihbarata fazlaca “inanarak” nasıl yanılabileceğini gösterdi.
“Gerçeği bilenler sustuğunda, istihbarat efsane olur; ama milletler bedelini kanla öder.”
Afganistan
20 yıl boyunca milyarlarca dolarlık bütçe, yüz binlerce personel ve NATO desteğiyle inşa edilen “yeni Afganistan”, Taliban’ın sadece 11 gün içinde başkent Kabil’i ele geçirmesiyle çöktü.
CIA, Taliban’ın ilerleme hızını ölçemedi, Afgan ordusunun çöküşünü öngöremedi. ABD Başkanları “şaşkınız” derken, dünya şu soruyu sordu: O zaman bunca yıl istihbarat ne yaptı?
“İstihbarat, sadece düşmanı izlemek değil; dostun yalanını da görmektir.”
Edward Snowden & NSA Belgeleri
ABD’nin müttefiklerini, hatta kendi vatandaşlarını izlediği ortaya çıktı. Merkel dâhil liderlerin telefonları dinlenmişti. “Özgürlük” adına yürüyen bir devletin, en gizli adımlarının nasıl karanlığa saplandığını tüm dünya izledi.
İNGİLTERE: Kraliyet Surları Arasından Sızan Köstebekler
“Etkileyici unvanlar, ihanetin maskesini daha kolay taşır.”
Cambridge Beşlisi
İngiltere’nin elit üniversitelerinden yetişen beş kişi – Philby, Burgess, Maclean, Blunt ve Cairncross – yıllarca Sovyetler için çalıştı. Kraliçenin istihbarat kurumunun tam göbeğinde, düşmanın gözleri vardı.
“Akıllı Taş” Skandalı
MI6, Moskova’da taş şeklinde gizlenmiş dinleme cihazı kullandı. Rus güvenlik birimleri bu taşı bulup kamuoyuna gösterdiğinde, İngiltere sadece teknolojik değil, diplomatik prestij de kaybetti.
Snowden Belgeleri – GCHQ İfşası
İngiltere’nin elektronik izleme ajansı GCHQ’nun; gazetecileri, parlamenterleri ve yurttaşları dinlediği ortaya çıktı. “İfade özgürlüğü” diyen ülke, istihbarat eliyle bireyi susturan karanlık bir aynaya dönüştü.
İSRAİL: “Efsanenin” Gölgesinde Açıklar
“Korkulan olmak kolaydır; ama güvenilen kalmak zordur.”
Meşal Suikastı – Ürdün (1997)
Mossad ajanları Hamas lideri Halid Meşal’i öldürmeye çalışırken yakalandı. Ürdün krizi tırmandırdı, İsrail geri adım attı. Suikast başarısız oldu, ajanlar iade edildi. Devlet özür dilemek zorunda kaldı.
Eli Cohen
Suriye hükümetinde üst kademelere kadar yükseldi. Ancak telsiz kullanımındaki hata nedeniyle tespit edilip idam edildi. Mossad efsanesi, “sessizce” sarsıldı.
Dubai Suikastı (2010)
Mahmud el-Mabhuh’un öldürülmesinde kullanılan ajanların sahte pasaportları diplomatik skandala neden oldu. Operasyon başarıya ulaşsa da Mossad’ın gizliliği çöktü.
HİZBULLAH ‘a calışan Mossad ajanları da cabası…
RUSYA: Ayının Kürkü Delinse Bile İmajı Kalır mı?
“Güçlü olmak, yenilmez olmak değildir; sadece yenilginin ertelenmesidir.”
• Ukrayna işgalinin deşifre edilmesi : ABD ve İngiltere, Rusya’nın işgal planlarını aylar öncesinden kamuoyuna sundu. Kremlin’in askeri sırları artık Batı gazetelerinde manşet oluyordu.
• CIA ve MI6’nın Rus istihbaratına sızması, Rusya’nın FSB ve GRU’sunu ciddi zafiyete uğrattı.
• Ukrayna’nın Moskova içlerine düzenlediği drone saldırıları, Rusya’nın iç istihbarat duvarlarının ne kadar gevşediğini gözler önüne serdi.
ALMANYA: Generallerin Dinlendiği Bir Avrupa Kabusu
“Bir generalin ağzından dökülen her kelime, bir ülkenin kaderidir.”
Rus istihbaratı (SVR), Alman generallerinin Ukrayna’ya Taurus füze sevkiyatına dair video konferans görüşmesini kayda aldı. Sızdırılan ses kaydı, Berlin’i sarstı. NATO şaşkın, Almanya utanç içinde kaldı.Almanya gibi “dijital güvenlik kalesi” olarak görülen bir ülkede böyle bir sızıntı, Batı’nın “dokunulmaz” zannettiği istihbarat güvenliğinin içinin ne kadar boş olduğunu gösterdi.
UKRAYNA: Veriyi Kurşun Gibi Kullanan Direniş
Ukrayna, klasik istihbarat anlayışını tersyüz etti. Açık kaynak (OSINT) ve hızlı analizle Rus hareketlerini anbean izledi. Moskova’ya yapılan drone saldırıları, yalnızca sahadaki teknik başarı değil; istihbaratın yeniden tanımlanmasıydı. Savaşın silahla değil, bilgiyle yönlendirildiği bir çağın içindeyiz.
“Bilgi gecikirse top mermiye, ülke suskunluğa teslim olur.”
SON SÖZ: Zafiyetin Coğrafyası Yoktur
İstihbarat teşkilatları, ister doğuda ister batıda olsun; insan unsuruna, öngörüye ve iradeye dayanır. Her teşkilat hata yapar. Her zafiyet, sadece bir açık değil; bir fırsat, bir öğretidir. Ancak ne acıdır ki, doğu hata yapınca ‘yetersizlik’, batı hata yapınca ‘komplonun daniskası’ olur! Bu da gösteriyor ki asıl zafiyet, sadece kurumlarda değil; algılarda, bakışta ve önyargıda gizlidir.
“Doğu açık verirse basiretsiz, Batı açık verirse şeytanca zekâ… Ne büyük ironi!”
Ve biraz da tebessüm…
İstihbarat okulunun ilk günüydü. Hoca kürsüye çıktı, gözlüğünü düzeltti, derin bir nefes aldı:
“Evlatlar… kimse sonsuza kadar sır tutamaz. En sağlam ajan bile sonunda gider bir taşa anlatır. Taş yoksa dağa bağırır. Dağda biri yoksa… keçiye fısıldar.”
Sınıfta kıkırdamalar başladı. Hoca devam etti:
“Bakın, bir ajan vardı. 15 yıl konuşmadı. Sonra bir sabah dayanamadı, gitti, bir keçiye anlattı bütün operasyonu. Keçi durdu, bir ‘mee’ dedi, koştu gitti CIA’ye raporladı.”
Kahkahalar yükseldi. Ama hoca durmadı.
“Meğer o keçi, CIA’nin dağ bölgesi ajanıymış. Ajan şokta, keçi terfi aldı.”
Arkadan biri atıldı:
“Komutanım ya keçinin sürüsü?”
Hoca başını salladı:
“MI6’a çalışıyormuş. Çoban da aslında Mossad bağlantılıymış. Ama esas bomba ne biliyor musunuz?”
Sınıf nefesini tuttu.
“Ajanın söylediği sır… zaten onun bağlı olduğu servisin planıymış! Herkes herkese çalışıyor, kimse kime çalıştığını bilmiyor.”
Sonra hoca göz kırptı:
“O yüzden çocuklar… sır tutmak zordur ve her sır bir gün sır olmaktan çıkar. Keçi görürseniz konuşmayın. Hele kedilere hiç güven olmaz, onlar MSS’e sızdı bile…”
Sınıf kahkahadan kırılırken, kapı arkasındaki güvercin “guguk” dedi.Hoca sadece gülümsedi:
“Şşşt… o da SVR’ye mesaj yolluyor.”
Gürkan KARAÇAM
#istihbarat #yalan #ikna #kurgu #algı #teslimolmuyoruz

Yorum bırakın