“Demir Kubbe’nin Altındaki Çatlaklar: İsrail’in Görünmeyen Zayıflıkları”

Orta Doğu’nun gözü hep onun üzerinde. Kimine göre “yenilmez”, kimine göre “yıkıcı”, kimine göre ise sadece iyi bir PR makinası… Ama unutulmamalı ki:

Her kalenin gizli bir kapısı, her zırhın kırık bir yeri vardır.

İsrail devleti, yüksek teknoloji, istihbarat “ustalığı” ve Batı desteğiyle ayakta duran bir yapı gibi görünse de; içine biraz dikkatlice baktığınızda, çelik sandığınız kabuğun altında çatlaklar, gerilimler ve paradokslar saklı.

Ekonomik Gerilim: Savaşla Beslenen Kırılgan Büyüme

İsrail’in ekonomik modeli yüksek savunma harcamaları ve ABD yardımları üzerine inşa edilmiş durumda. Yeraltı kaynakları sınırlı; enerji, su ve gıda gibi temel alanlarda dışa bağımlılığı ciddi boyutta. Savaş, bu sistemin hem gerekçesi hem de maliyetidir. Her atılan roket, kasaya giren dolarları eritmekte, her başlatılan operasyon ekonomiye görünmeyen bir fatura bırakmakta.

Savaşla yaşayan devletler, barışla hesap vermekten korkar.

Toplumsal Ayrışma: Bir Arada Değil, Yan Yana Yaşamak

İsrail toplumunda derin fay hatları var: Aşkenaz ile Mizrahi arasında bir kültür uçurumu, laiklerle ultra-Ortodokslar arasında bir yaşam tarzı savaşı, Yahudi çoğunluk ile Arap azınlık arasında ise görünmez bir duvar…

İsrail devleti, güvenliğini “öteki” korkusu üzerine inşa etmiş gibi: Arap vatandaşları sisteme entegre edilemiyor; hatta çoğu zaman “vatandaş ama düşman” olarak kodlanıyor.

Aynı pasaportu taşımak, aynı kaderi paylaşmak değildir.

Askerî Gerilim: Teknolojiyle Kazanılan Savaş, Toprakla Kaybedilir

Demir Kubbe, dünyayı etkilemiş olabilir. Ama gerçek şu ki; füze savunma sistemleri pahalı, sınırlı ve sürekli saldırı karşısında tükenebilir. İsrail’in kara derinliği yok denecek kadar az. Sadece 15-20 dakikalık bir roket yağmuru Tel Aviv’i durdurabilir. Asimetrik düşmanlar, pahalı sistemleri değersizleştiriyor. Unutulmamalıdır ki;

“Teknoloji üstünlüğü, stratejik yalnızlığı asla telafi edemez.”

Zırhınız ne kadar güçlü olursa olsun, düşmanın sizi çevrelediği bir haritada asla galip olamazsınız.

Psikolojik Yorgunluk: Sürekli Alarmda Yaşayan Toplum

İsrail halkı yıllardır tehdit algısı ile yaşıyor. Bu durum, bir toplumun kolektif ruhunda sürekli tetikte olma ve kronik güvensizlik yaratıyor. Bu, kısa vadede bir savunma refleksi olabilir ama uzun vadede sosyal yorgunluğa neden olur. Her an savaş çıkabilir, her an saldırı olabilir korkusu; bireylerin psikolojisini zedeler, çocukların geleceğe güvenle bakmasını engeller.

Güvenlik, silahla değil; umutla inşa edilir.

Sosyolojik Parçalanma: Göçmen Cumhuriyeti mi, Ulus Devlet mi?

İsrail, dünyanın dört bir yanından gelen Yahudi topluluklarla kuruldu. Bu göçmenlik hali; bir yandan çeşitlilik yaratırken, bir yandan da kimlik çatışmalarını derinleştiriyor.

“İsrailli” kimliği net değil. Yahudi olan ama laik olan mı esas, yoksa dindar olan ama evrensel değerlere uzak olan mı? Araplara karşı yürütülen politikalar içeride bile sorgulanıyor. Genç İsrailliler arasında vicdani ret, protesto ve iç muhalefet büyüyor.

Bir milletin harcı; soyda değil, ruhta karılır.

Görkemli Görünen Her Şey Sağlam Değildir

İsrail devleti; istihbarat, teknoloji ve küresel ittifaklar üzerinden yürüyen bir yapıdır. Ancak bu yapı:

• İçeride sosyolojik çatışmalar,

• Ekonomide bağımlılık girdabı,

• Orduda asimetrik savaş handikapları,

• Toplumda kolektif yorgunluk ile sarsılmaya açıktır.

Unutulmamalıdır ki, tarih boyunca yenilmez görünen yapılar; içeriden çökerek yıkılmıştır, dışardan kuşatılarak değil.

Demir Kubbe roketleri durdurabilir, ama halklar içindeki çatlakları durduramaz. İsrail’in bu görünmeyen zayıflıklarını anlamadan Orta Doğu’yu anlamak mümkün değildir.

Haritaya değil, haritanın ruhuna bakmak gerekir.

Gürkan KARAÇAM

#israil #zayıf #devlet #afrika #iran #abd #asya #afrika #avrupa

Yorumlar

Yorum bırakın