“Her mikrofon, bir hakikati mi fısıldar; yoksa bir planı mı kodlar?”
Kameraların önündeki yüzler ne kadar netse, kameraların arkasındaki ilişkiler o kadar fludur. Bugün dünya, göreceği haberleri, aslında görmekten kaçırıldığı gerçeklerin üstüne perde olarak izliyor. Çünkü modern çağda savaşlar artık sahada değil, kamuoyunun zihninde kazanılıyor ve bu savaşın en sinsi askerleri: Gazeteci görünümlü ajanlar.
Küresel Maske Operasyonu: Gazeteci Kimliğiyle Kod Taşımak
“İstihbarat, görünmemek değil; görünene farklı bir anlam yüklemektir.”
Gazetecilik, haber taşımak gibi görünür; ama bazıları haber değil emir taşır. Kalemini silah, mikrofonunu şifre kutusu, kamerayı gözetleme aracı yapan bu isimler, etki ajanlığı kavramının canlı karşılığıdır. İşte dünyanın farklı coğrafyalarından çarpıcı örnekler:
Claudia Zimmermann – Almanya
WDR radyosunda çalışan gazeteci, canlı yayında Almanya’da kamu medyasının göçmen karşıtı haberleri sansürlediğini ve hükümet politikalarına hizmet ettiğini itiraf etti. Yayından sonra görevinden uzaklaştırıldı. Medya değil, istihbaratla çalışan bir “narrative mühendisi” olarak tanımlandı.
Julian Assange – Avustralya / Wikileaks
Assange bir gazeteci miydi, bir siber savaşçı mı? Yoksa büyük istihbarat savaşlarının merkezine yerleştirilmiş bir “kurban mı”? CIA’den Mossad’a kadar birçok örgüt, onun dosyalarında deşifre oldu. Ama kimin adına, ne zaman, neyi yayımladığı hep tartışıldı.
“Bazen hakikati ifşa etmek, başka bir yalanı gizlemenin yoludur.”
Sergei Dorenko – Rusya
Putin döneminde devlet televizyonunun ağır toplarındandı. Ancak, perde arkasında FSB’ye hizmet ettiği yıllar sonra ortaya çıktı. Ölümünden hemen önce Putin’i eleştiren ses kayıtları yayımlandı. Derin devletle medya arasındaki sınır onun kaleminde silindi.
Armand Mattelart – Fransa
Fransız iletişim kuramcısı değil, bizzat istihbarat tarafından desteklenen “bilgi ideolojisi” üreticisiydi. Latin Amerika’daki medya operasyonlarının mimarıydı.
“Bazen bir gazeteci, toplum mühendisi olur; bazen de bir toplum mühendisi, gazeteci gibi konuşur.”
Maria Butina – Rusya / ABD
Amerika’da gazeteci ve sivil aktivist kılığında çalışırken Rus istihbaratına bilgi aktardığı gerekçesiyle tutuklandı. CNN’de, Amerikan politikalarını analiz ederken aslında Kremlin’e psikolojik nabız raporları hazırlıyordu.
Udo Ulfkotte – Almanya (Yine)
CIA tarafından yönlendirilen Avrupa gazetecilerini ifşa ettiği “Gekaufte Journalisten” kitabı, sadece medya da değil, istihbarat dünyasında da sarsıntı yarattı.
“Gazetecilik para için yapılmaz; ama bazıları kimlik kartını rütbe gibi taşır.”
Kim Philby – İngiltere
MI6 ajanıydı, gazetecilik yaptı. The Observer ve The Economist’te yazdı. Ama o aslında Sovyetlerin efsanevi “beşlisinin” bir parçasıydı. Kalemle yazdığı her şey, Kremlin’e giden bir rapora dönüşüyordu.
“Gazetecilik bir meslek değil, iyi oynanırsa kusursuz bir örtüdür.”
Televizyonlar: Devlet Dışı Devletlerin Sesi
“Televizyonlar, artık gerçekleri değil; hangi yalanın kabul edileceğini tartışır.” Türkiye de durum farklı tabi…
Kimi televizyonlar, resmi olarak bir ülkeye ait değildir; ama pratikte bir ülkenin derin yapısına hizmet eder. Sahipleri uluslararasıdır, fonları açıklanmaz, ekran yüzleri görünür, karar merkezleri görünmezdir. Bazı ekran yüzleri yalnızca “haber sunmaz”; operasyonel görev de alır. Sahada gezerken ellerinde mikrofon değil, dijital istihbarat cihazları taşırlar.
Etki Ajanlığı: Haberle Yön Vermek, Algıyla Zihin Kodlamak
Etki ajanları, doğrudan bir ülkenin resmi ajanı olmayabilir. Ancak bulundukları ülkelerde, başka ülkelerin hedefleri doğrultusunda kamuoyunu şekillendirirler. Bu gazetecilerin görevi bilgi vermek değil, “algı üretmek ve davranış biçimi oluşturmak”tır.
“Gerçeğin içinden kırparak kurgu yapanlara, biz ‘gazeteci’ değil, ‘ajan’ deriz.”
Türkiye? İsmi Geçmeyen Ama Gölgede Var Olan…
Pek çok ülke kendi medyasında böyle figürlerle karşı karşıya kalmıştır. Bazılarında isimler açığa çıkmıştır, bazılarında ise hâlâ karanlık odalarda yazılan haber metinleri kamuoyunu şekillendirmeye devam eder. Şimdi yazının tam burasında, dikkatli okuyucunun zihninde beliren o soru yükseliyor: “Acaba bizde de…?“
Ama bu sorunun cevabını vermek, başka bir yazının derinlikli konusu.
Son Söz Yerine:
“Haber bir silahtır; namlusu görünmez, ama hedefi belirgindir ve unutmayın bir gazeteci yalnızca sorular sorar; bir ajan gazeteci ise cevapları daha sorulmadan yönlendirir.”
“Kamera bazen kaydeder, bazen kod çözer ve medya bir ayna olmalıdır; ama kimi aynalar büyütür, kimileri çarpıtır ve tam da bu noktada denilebilir ki istihbarat susturmaz; konuşturur, elbette kendi istediği gibi…”
Yazıyı Okuyan Herkese Sadece Bir Soru Bırakalım
“Bugün izlediğiniz haberlerde, kimin hikâyesi anlatılıyor; halkın mı, yoksa merkezin mi?”
Gürkan KARAÇAM
#manşet #rusya #almanya #abd #ingiltere #fransa

Yorum bırakın