“En uzun savaşlar silahla değil, hatıralarla kazanılır.”
@stratejivefikirler
Tarih kitapları biter, ama zihinlerde yazılı olan tarihler hiç silinmez. Psikolojik harp bazen bir bayrağın gölgesinden, bazen de bir annenin dudaklarının arasından fısıldanır. “O günleri biz yaşadık evladım, düşmana güven olmaz,” diyen bir cümle, torunun zihninde bir bayrağın, bir millete ait tüm değerlerin düşmanlaşmasıyla sonuçlanabilir.
Bu yazıda, miras yoluyla aktarılan psikolojik harp unsurlarını ve bu alanda dünyanın nasıl çalıştığını inceleyeceğiz. Silah değil, anlatı kullanan ülkelerin stratejilerini, düşünce kuruluşlarının söylemleriyle birlikte analiz edeceğiz. Ve sonunda şu soruya cevap arayacağız: Türkiye ne yapmalı?
1. İsrail: Soykırım Hatırasını Bir Kalkan Olarak Kullanmak
İsrail devleti, Yahudi soykırımının hafızasını sadece geçmişi anmak için değil, bugünkü meşruiyetini beslemek için de sistemli olarak kullanıyor. Holocaust anlatısı, çocuk kitaplarından sinema filmlerine, müze mimarisinden diplomatik söylemlere kadar her alanda sürekli yeniden üretiliyor. Mossad’a yakınlığıyla bilinen “Reut Enstitüsü”, 2010’da yayımladığı bir belgede şöyle diyor: “Kolektif hafıza, ulusal güvenliğin stratejik kaynağıdır.”
“Düşmanın kim olduğunu torununa anlatmazsan, torunun düşmanınla dost olur.”
@stratejivefikirler
2. Ermenistan Diasporası: Anlatı Silahıyla Kuşakları Kodlamak
Fransa ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede Ermeni diasporası, sözde soykırımı sadece bir tarih anlatısı değil, bir aidiyet ve düşman belleği inşa etmek için kullanıyor. Hedef net: Türkiye’nin “fail” olarak kodlanması. Bu anlatılar, lobilerin, vakıfların ve eğitim programlarının içine titizlikle yerleştiriliyor.
“Gerçek tarih, sessiz kalanların değil, bağıranların versiyonudur.”
@stratejivefikirler
3. Çin: Japon İşgalinin Hatırasını Ulusal Konsolidasyona Çevirmek
Çin, özellikle Japonya’nın 1937’de Nanking’de yaptığı katliamı, bugünkü Japon düşmanlığı için stratejik bir anlatı olarak kullanıyor. Okullarda bu konu işlenirken kullanılan görsellerin bile özel seçildiği, Çin Komünist Partisi belgelerinde açıkça belirtiliyor.
Shanghai Ulusal Strateji Merkezi’nin 2021 tarihli raporu:”Ulusal birlik için geçmişin acısı diri tutulmalıdır.”
“Bazen bir milletin kimliği, yaşadığı acının üzerine kurulur.”
@stratejivefikirler
4. Yunanistan: Küçük Asya Felaketinden ‘Modern Türkofobi’ye
Yunanistan’da, 1922’deki İzmir çıkarmasının ardından yaşanan olaylar, sadece tarih kitaplarında değil, tiyatrolarda, romanlarda ve müfredatta da bir “Türk korkusu” inşa edecek şekilde ele alınıyor. Athens Policy Center, 2019’da yayımladığı bir analizde şunu söylüyor:”Geçmiş travma, dış politika reflekslerini şekillendirmek için milli bir araçtır.”
“Çocuklara acıyı öğret, büyüdüklerinde öfke politikası giyerler.”
@stratejivefikirler
5. ABD: 11 Eylül’ü Kolektif Hafızada ‘Sonsuz Düşman’ Tasarımına Dönüştürmek
11 Eylül, Amerikan toplumunda sadece bir terör saldırısı olarak değil, kimlik oluşturan bir ‘yaralanma’ anlatısı olarak işlendi. Hemen ardından gelen “sürekli tehdit” ve “önleyici saldırı” söylemleri, Irak ve Afganistan gibi ülkelerdeki askeri operasyonları topluma meşru göstermek için kullanıldı. RAND Corporation’ın ifadesiyle:”Ulusal güvenlik, unutulmayan bir acının üzerine kurulmalıdır.”
“Acıyı nasıl hatırladığın değil, onu nasıl kullandığın belirler gücünü.”
@stratejivefikirler
Peki Türkiye Ne Yapmalı?
Türkiye’nin yakın tarihi, büyük zaferler kadar derin travmalarla da dolu. Ancak bu travmalar ya inkâr edildi ya da bireysel hafızalara terk edildi. Oysa psikolojik harp, ya anlatırsın ya başkası anlatır ilkesine dayanır.
Öneriler
1. Kolektif Hafıza Enstitüleri Kurulmalı: Tarihi olayların stratejik anlatımı için akademik ve kültürel destekli kurumlar oluşturulmalı.
2. Edebiyat, Sinema ve Eğitim Üçgeni: Özellikle çocuk kitapları, diziler ve filmler aracılığıyla “bizim hafızamız” sistemli olarak inşa edilmeli.
3. Diaspora ve Kamu Diplomasisi Kullanımı: Yurtdışındaki Türk toplumuna tarihî mirası doğru şekilde aktaracak programlar geliştirilmeli.
4. Karşı Anlatı Geliştirme: Ermeni soykırımı iddiaları, sözde Kürt soykırımı gibi anlatılara karşı, bilimsel ve sanatsal içerikler üretilmeli.
“Kendi acını anlatmazsan, seni acımasız ilan ederler ve bir milletin unuttuğu geçmiş, düşmanının yazdığı gelecek olur.”
@stratejivefikirler
Gürkan KARAÇAM
#psikolojikharp #anlatınıngücü #nesil #geçmiş #gelecek

Yorum bırakın