Zihne Tohum Ekenler: Uykuya Yatırılmış Tehditler

Bir savaş başlar, ama kimse duymamıştır. Bir bomba patlar, ama toz duman yoktur. Bir ordu ilerler, ama askerleri çizgi film kahramanıdır. İşte bu, çağımızın en sinsi savaş taktiğidir: Uykuya yatırılmış tehditler. Bu savaşta hedef; toprak değil, zihin. İşgal; tankla değil, tatlı melodilerle yapılır. Ve en tehlikeli düşman, sizi dost olduğuna ikna etmeye çalışandır.

“Zihin, bir toprak gibidir. Ne ektiysen, zamanı gelince onu biçersin.”

@stratejivefikirler

Bir çocuğun zihnine “kralsız bir krallık”, “ahlaksız bir kahraman”, “anlamsız bir özgürlük” ekersen…Yirmi yıl sonra sana itaat etmeyen, ama seni düşman da görmeyen bir kitle yetiştirirsin. Bu kitlenin oy verdiği sistem, ses verdiği sokak, yöneldiği kıble değişmiştir. Ama kendisi hâlâ “kendi” olduğunu sanır.

“Gerçek savaşlar, barış maskesiyle uyutulan beyinlerde kazanılır.”

@stratejivefikirler

ABD’de 1980’lerden beri yayımlanan çocuk dizilerinde “otorite” figürü neredeyse hiç yoktur. Baba ya aptaldır ya da yoktur. Öğretmen, komiktir. Devlet, kandırır. Bu dizilerde tek güvenilir karakter: ana karakterin kendi arzularıdır. Bu, 2000’li yılların bireyci, otorite karşıtı kuşağının mayasıdır.

“Bazen bir çizgi film, bir tanktan daha fazla tahrip gücüne sahiptir.”

@stratejivefikirler

Japonya’da “Hikikomori” kuşağı, yıllarca anime kültürüyle büyütüldü. Hayalî başarılar, hayalî ilişkiler, hayalî savaşlar… Bugün Japonya’nın milyonlarca genci, ne çalışıyor ne okuyor. Hayattan emekli olmuş gibiler. Bu bir intihar değil, ertelenmiş teslimiyettir.

“Tehdidin en ustaca hali, seni ‘tehdit altında olmadığın’a ikna etmesidir.”

@stratejivefikirler

Hollywood, zihin mühendisliğinin en prestijli merkezidir. Orada “kötü adam” bellidir: Rus, Arap, Türk, Kuzey Koreli… Orada “iyi olan” savaşı çıkarmaz, sadece “dünyayı kurtarır.” Oysa asıl zafer; düşmanı silahla değil, hikâyeyle yenebilmektedir. Ve bu hikâyeler, sizin çocuklarınıza okunuyor.

“Bir milletin düşmanı, hikâyelerini kimin yazdığına bakarak bulunur.”

@stratejivefikirler

Çin, sosyal medya platformlarını Batı’ya açarken, kendi gençlerini “TikTok”un filtreli versiyonuyla sınırlıyor. Batılı gençler, dans ederek zaman tüketiyor. Çinli gençler, bilim, ordu ve başarı temalı içeriklerle besleniyor. Bu bir algoritma değil; bu bir taarruzdur.

“Kendini özgür sanan köle, zincirini bile takı takar gibi taşır.”

@stratejivefikirler

Almanya’da 2000’li yıllarda ilkokul kitaplarına sokulan “cinsiyetsiz karakterler”, bugün “sosyal cinsiyetin kutsallaştırıldığı” bir kuşağı yetiştirdi. Erkeklik ve kadınlık değil, nötrlük yüceltiliyor.Toplumsal roller çöktüğünde, direnç refleksleri de çöker. Çünkü aile çöktüğünde, toplum komut alamaz hale gelir.

“Geleceği şekillendirenler, bugünü değil, çocukların rüyalarını hedef alır.”

@stratejivefikirler

Uykuya yatırılmış tehditler, günün birinde “uyanır” ama uyanan biz değilizdir; onlar harekete geçer. Bu yüzden tehlike, silahların değil; oyuncakların, müziğin, çizgi romanların, dijital içeriklerin içindedir. Küresel senaristler, geleceğin savaşçılarını zihin tiyatrosunda şekillendiriyor. Savaşı görmüyoruz, çünkü ekran parlıyor. Düşmanı tanımıyoruz, çünkü kahraman kostümü giyiyor. Kaybettiğimizi bilmiyoruz, çünkü alkış tutuyoruz.

“Bugünün neşesi gibi görünen şey, yarının felaketi olabilir.”

@stratejivefikirler

Artık çocuklarımıza ne izlettirdiğimize, ne anlattığımıza ve neyi normalleştirdiğimize dikkat etmeliyiz. Çünkü tohum sessizce ekilir. Ama fırtına sesli biçilir.

Gürkan KARAÇAM

#gelecek #çocuklar #hayaller #yarın #istihbarat #psikolojikharp

Yorumlar

Yorum bırakın