Zihnin sınırlarını zorlayan, görünmeyeni mühürleyen taş yazıtlar…
Kitabe I: “Sesin Bittiği Yerde Yankı Başlar”
Kaluk, Galaksi Meclisi’nden önce konuştuğunda, kimse ne dediğini tam anlamazdı. Ama anlamayanlar değil, anlamış gibi yapanlar yükselirdi. Çünkü Zarduk’ta zihin, özden çok yankıya odaklıydı.
“Işık çoksa göz kamaşır, ama yön kaybolur.”
Kaluk’un sesi, anlamdan çok tını taşırdı. Tını, rezonans üretir, rezonans ise bağlayıcılık doğururdu. Oysa halk, sesin değil, yankının esiri olurdu.
Kitabe II: “Simülakra’nın Ayinleri”
Kaluk, düşüncenin kendisini değil, düşünceye benzeyen yansımaları inşa ederdi. Zarduk’un genç kuşaklarına “özgür zihin” vadederken, onların zihin haritalarını Harduk terminalleriyle senkronize ederdi.
“Bir fikir, gerçekliğe değil; kim söylediğine göre hüküm doğurur.”
Kaluk’un fikirleri, kendi gezegenine ait değildi. Ama öyle ambalajlanırdı ki, onu dinleyenler kendilerini seçilmiş hissederdi. Vaktiyle Zarduk’un ataları ne güzel söylemişti; seçilmiş hissettirilen halk, sorgulamayı bırakırdı.
Kitabe III: “Işıkta Yıkanmış Gölge Kodlar”
Kaluk’un sözleri, galaktik ahengin kodlarını andırırdı. Ama bu kodlar, Zarduk’un öz sesinden değil, Yedinci Kemer Meclisi’nin holografik aklından sızardı.
“Kodları kim yazıyorsa, gerçeği o tanımlar.”
Kaluk, Zarduk’a Zarduk gibi konuşmazdı. Onun dili, evrenin elit yazıcılarına aitti. Zihinleri yormazdı; yönlendirirdi. Sorgulatmazdı; büyülerdi.
Kitabe IV: “Galaktik İrade ve Simülakra Tapınma”
Zarduk halkı, Kaluk’un bilgeliğine değil, estetiğine tutulmuştu. Onu anlamadıkça daha çok hayran kalıyorlardı. Çünkü Zarduk’ta cehalet, en çok tevazüyle süslenmiş bilgeliğe hayrandı.
“Gerçek bilgelik, görünmez olur; ama Simülakra’ya tapınanlar, parıltıya diz çöker.”
Kaluk, görünüşte tarafsızdı. Ama simülasyonların kaynağını sorgulayanlar, onun hep aynı yörüngeye hizalandığını görürdü. Birçok gezegenin çöküşünde, Kaluk gibiler hep vardı: Sadece kod çözücüler değil, kod uydurucular.
Zarduk’a Mesaj
Zihin, yalnızca bilgiyle değil, kimin tarafından biçimlendirildiğiyle de kirlenir. Kaluklar, kendi evrenlerini yaratmazlar; başkalarının evrenini “doğal gerçeklik” gibi gösterirler. Ve halk, en çok bu gerçeklik illüzyonuna kapılır.
“Simülasyonun tanrısı olmaz, kurucusu olur.”
Gürkan KARAÇAM
#zardukgünlükleri #gürkan #karaçam

Yorum bırakın