Bazı satrançlarda piyonlar değil, vicdanlar sürülür.
@stratejivefikirler
Hiçbir fısıltı, gerçek bir ihanet kadar sessiz değildir. Çünkü ihanet; haykırmaz… Önce omuzuna dokunur, sonra kalbine saplanır.
Sessiz Satranççı artık biliyordu. Görünmeyen düşman dışarda değil, içerideydi. Ve düşmanın en ölümcül olanı; vatanı seven ama satın alınanlardı. Bir sabah uyandığında fark etti:Devletin damarlarında, damar sanılan çatlaklar vardı. Daha kötüsü, o çatlaklardan sızan karanlık…
Hain değilmiş gibi davrananlar,kendilerini “gerekeni yapanlar” gibi pazarlamıştı. Meclis koltuklarında satın alınan kararlar,ekranlara taşınan makyajlı ihanetler,ve kurumsal hainliklerin yeni adı: danışmanlık!
“Güvenilir görünüp ülkene göz dikenler, göz göze gelmeden sırtına saplar hançeri.”
@stratejivefikirler
Bir kurumu çürütmenin en kolay yolu,içine zekâsız ama sadık görünenleri yerleştirmekti. Ve onlar, liyakatin kefenini elleriyle dikip gözyaşı taklidiyle tören düzenleyenlerdi. Bu kez savaş, cephede değildi. Bu kez savaş, kurum amblemlerinin ardında,temiz yüzlerin içindeki kirdeydi.Satranç tahtası değil, haritalar işgal altındaydı. Bir belge ulaştı eline… Soğuk, ıslak, sanki terli bir ihanetin izi vardı üzerinde. İmza tanıdıktı. Ama esas acıtan imza değil,imzanın atıldığı görev yeriydi. Bir ses fısıldadı kulağına:“Artık piyonlar değil, vezirler satılıyor.”
“Bir milletin çöküşü, düşmanlarının gücüyle değil; dostların satılık vicdanlarıyla başlar.”
@stratejivefikirler
Gürkan KARAÇAM

Yorum bırakın