“Her sırrın bir fiyatı vardır.Ama bazı sırlar sadece vatan sevgisiyle mühürlenir.”
@stratejivefikirler
Sessiz Satranççı, Karga ile yaptığı ittifakın ardından ilk kez bilgiyi çalanı değil, satanı bulmak için harekete geçti. Bir bilgi, çalınabiliyorsa, korunabilir. Ama satılabiliyorsa,ihanet pazarlığı çoktan tamamlanmış demektir. Kilit bir isim ortaya çıktı:Emekli büyükelçi kılığında bir “hafıza hırsızı”. Diplomatik bağışıklık zırhıyla dolaşan,her toplantıya bir kalem değil,bir mikrovericiyle katılan bir adam. Adı listelerde yoktu. Ama etkisi, karar mekanizmalarının tam ortasındaydı. Sessiz Satranççı, onunla karşılaştığında kafasında tek bir soru vardı: “Siz hangi ülke adına çalışıyorsunuz?” Adamın cevabı:“Ben çıkarlar adına çalışırım.Milletler, sadece kullanışlı etiketlerdir.” Bu cevap, yüzüne soğuk bir tokat gibi indi. Çünkü asıl savaş artık tanklarla, toplarla değil… Etiketlerle ve dosyalarla veriliyordu. Büyükelçi’nin dizüstü bilgisayarında bir klasör:”Ayna Operasyonu” Açıldığında görülen ilk belge:”Stratejik Bilgi Aktarım Planı – Türkiye Cumhuriyeti” Yani devletin, devletten kaçırılmış aklıydı bu.
“Vatan birileri için toprak değil,bilginin yöneldiği istikamettir.”
@stratejivefikirler
Sessiz Satranççı dosyayı kapattı. Bilgiyi çalmak kolaydı… Ama onurlu olan, bilgiyi iade ettirmekti. Bu uğurda artık hedefteydi. Çünkü ne zaman bir bilgiye sahip olursa, birileri o bilgiyi susturmak isterdi. Ama o susmayacaktı. Çünkü susmak, bazen ihanete ortak olmaktı.
“İhanetin maliyeti yoktur.Ama bedelini her zaman sadakat öder.”
@stratejivefikirler
Dosya çözüldü. Ama bir not daha vardı: “Bu sadece ön protokoldü. Gerçek ihanet, bir sonraki operasyonda saklı:Kod adı: ‘Nemrut’un Aynası’…”
Gürkan KARAÇAM

Yorum bırakın