“Bazı sesler duyulmaz çünkü bastırılmıştır; bazılarıysa satın alınmıştır.”
@stratejivefikirler
Sabahları sessizlik farklı kokar. Bir tür teslimiyet… Bir tür suç ortaklığı…
O sabah, kahramanımızın yüzünde ilk defa öfke değil, kayıtsızlık vardı. Çünkü artık neyin susturulduğunu değil, kimin susturduğunu öğrenmişti.
“Dosya: Z-13” Yıllardır erişilemeyen, devlet arşivlerinde üstü örtülmüş ve yalnızca çok az sayıda kişiye açık olan bir dijital mezarlık vardı. Kod adı: Z-13 Burada sadece kayıplar yoktu. Burada satın alınmış suskunluklar,yani konuşmaması için ödüllendirilmiş beyinler listeleniyordu. Ve en sonda, en dipte… Bir isim:Mehmet C. Kayıp arkadaşlarından biri. “Hayatta değil” denilmişti. Ama sistem, onun bir kamu kurumunda danışman olarak “ölü bir kimlikle” yaşadığını gösteriyordu.
“Gerçek ölmek, susturularak yaşamaktır.”
@stratejivefikirler
Sessizliği Satın Alanlar Kimdi? Onlar hep oradaydı. Konuşmayan gazeteciler, yönlendiren akademisyenler, ihaleye göre fikir değiştiren uzmanlar… Ama en acıklısı şuydu: Onlar birer düşman değil, korkunun oluşturduğu müttefiklerdi. Korkmuşlardı. Ve korkularını satmışlardı. Parayla, unvanla, ekran süresiyle…
“Bazı sessizlikler vicdanı susturmaz ama vicdansızlığı alkışlatır.”
@stratejivefikirler
Yüzleşme
Sessiz Satranççı, Ankara’nın en görünmeyen binasında, bir çay ocağının arka tarafında buldu onu. “Öldü” denen Mehmet C., karşısındaydı. Saçı ağarmıştı ama gözleri hâlâ o çocuktu. Konuşmadı. Konuşamadı. Ve sadece bir cümle fısıldadı:“Satrançta bile bazı hamleler, mecburiyetten yapılır…” O anda anladı: Bu sistem sadece düşmanları değil, dostları da yutuyordu.
İçerideki Bilinmeyen: “Kod 9”
Z-13 dosyasında geçen ve daha önce hiç rastlanmamış bir ifade vardı: Kod 9 – Devlet İçinde Devlet Tasarısı
Bu bir belge değildi. Bu, geleceğe dair hazırlanmış bir çökertme planıydı. Kurumları içeriden etkisizleştirmek, bürokrasiyi danışman ordularıyla yönetmek, liyakat yerine sadakati yerleştirmek üzerine kurulmuş bir senaryoydu. Ve uygulanıyordu. Bu sistemin adı yoktu. Ama amacı belliydi:Türkiye’yi içeriden çökertmek.
“Bir ülke dışarıdan işgal edilmez; içeriden suskunlaştırılır.”
@stratejivefikirler
Son Hamle: Tahta Temizliği
O gece, Sessiz Satranççı sadece bir dosya silmedi.Yıllarca korunan bir algoritmayı çökertti. O algoritma sayesinde kim konuşacak, kim susacak, kim terfi edecek, kim ölecek… Hepsi belirleniyordu. Bir yapay adalet mekanizması kurulmuştu. Ve o gece, bu mekanizma tarihe gömüldü. Ancak ekran kapanmadan önce bir mesaj belirdi:“Oyun daha yeni başlıyor. Sıradaki hamle: MEDUSA.”
Bölüm Sonu
Sessizliği satın alanlar kaybetmişti. Ama oyun kurucular hâlâ perdenin arkasındaydı. Ve “Medusa” kod adıyla başlayacak yeni operasyon, artık onun kaderini değil,Türkiye’nin istikbalini belirleyecekti.
“Satrançta son taş vezirse, en sessiz taş hep fildir ve zaferi onlar getirir.”
@stratejivefikirler
Bölüm 5: “Medusa’nın Gözleri” çok yakında… Ve bu kez tehdit, içeriden değil; içerideymiş gibi görünen bir dış akıldan gelecek….
Gürkan KARAÇAM

Yorum bırakın