2011… Arap Baharı’nın ayak sesleri Tunus ve Mısır’dan sonra Libya’ya ulaştığında, aslında bir devrimin değil, bir müdahalenin gölgesi düşüyordu Trablus semalarına. NATO’nun “sivilleri koruma” adı altında başlattığı Libya müdahalesi, bir ulusun çöküşüyle sonuçlandı. Bu bir savaş değildi, bu bir mühendislik projesiydi: Kaos mühendisliği.
“Kaos, planlanmamış bir felaket değil; yönlendirilmiş bir stratejidir.”
@stratejivefikirler
Kaddafi’nin Stratejik Hataları:
1. Aşiretlere Dayalı Devlet Kurgusu: Kaddafi, Libya’yı 42 yıl boyunca tek adam olarak yönetti ama ülkeyi bir devlet gibi değil, bir aşiret konfederasyonu gibi yönetti. Sadakat satın alınmıştı; ideolojik bağlılık değil. Kriz anında bu yapılar çözüldü, NATO destekli isyancılar aşiretleri kolayca kendi saflarına çekti. Kaddafi’nin “tek lider, tek ses” anlayışı, gerçek bir ulusal birlik inşa etmesine engel oldu.
“Birlik, çıkarla değil, inançla kurulursa dağılmaz.”
@stratejivefikirler
2. Uluslararası Medyada Yalnız Kalması:
Kaddafi, Batı medyasında “çılgın diktatör” olarak resmedildi. Halkı ile arasındaki iletişimi yalnızca iç propaganda ile sağlamaya çalıştı, küresel meşruiyet savaşı veremedi. ABD’nin, Fransa’nın ve İngiltere’nin kamuoyuna sunduğu “sivil katliam” iddialarına etkili karşı argümanlar geliştiremedi. Bu yalnızlık, NATO’nun müdahalesine zemin hazırladı.
3. Teknolojik Geri Kalmışlık:
Libya ordusunun savunma sistemleri Soğuk Savaş döneminden kalmaydı. Elektronik harp kabiliyeti yoktu. NATO uçakları, neredeyse sıfır riskle operasyon yürüttü. Kaddafi’nin sığınakları kolayca tespit edildi, konvoyları insansız hava araçlarıyla imha edildi.
4. Alternatif Liderlik ve Geçiş Planı Sunamaması:
Kaddafi, herhangi bir geçiş süreci veya alternatif liderlik mekanizması inşa etmedi. Bu da NATO’nun “Kaddafi gittiğinde Libya kurtulur” propagandasını güçlendirdi. Oysa halk, Kaddafi’den sonra ne olacağını bilmiyordu; bilinmezlik, korkuya değil, teslimiyete yol açtı.
“Devlet koltukta kalmak için değil, koltuk giderse ülke ayakta kalsın diye yönetilmelidir.”
@stratejivefikirler
NATO’nun Stratejik Hataları
(ya da bilinçli tercihi):
1. Rejimi Değil, Devleti Yıktı:
NATO’nun operasyonu sadece Kaddafi’yi değil, devletin tüm yapısını yerle bir etti. Polis teşkilatı, ordu, kamu kurumları çökertildi. Yerine ise hiçbir yapı kurulmadı. Bu da ülkeyi milislerin savaş alanına çevirdi.
2. Gelecek Planı Olmadan Müdahale:(Belkide bilerek)
Kosova ve Afganistan’dan ders alınmadı. Libya için bir geçici yönetim planı yoktu. Bu eksiklik, Libya’yı Somali tarzı bir “failed state” haline getirdi.
3. Milis Gruplarına Silah Verilmesi: (Kazayla Tabi…)
İç savaşın fitilini ateşleyen asıl unsur, NATO destekli isyancı grupların ağır silahlarla donatılmasıydı. Bu silahlar daha sonra Afrika’da başka terör örgütlerinin eline geçti. Terör sarmalı genişledi.
4. Gerçek Hedef: Kaynak ve Kaos Yönetimi:
Libya, Afrika’nın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesiydi. Ama NATO bombaları sadece tankları değil, enerji merkezlerini, su altyapılarını, kamu binalarını da hedef aldı. Bu kadar “rastgele” vurulan yapılar, gerçekten rastgele miydi? Yoksa planlı bir kaosun parçası mıydı?
“Savaş bir silah değil, bir piyasa planıdır.”
@stratejivefikirler
Kaos Mühendisliği: Gerçek Amaç Ne Olabilirdi?
Libya’nın ardından Kuzey Afrika’nın tamamı istikrarsızlaştı. Sahra Altı Afrika’ya kadar yayılan silah ve milis trafiğiyle bir terör kuşağı oluşturuldu. Avrupa’nın göç krizine sürüklenmesi, NATO’nun hatası değil, belki de hesapladığı etkilerden biriydi. Unutmayalım: Kaos, bazen düşmanı değil, pazarı büyütür.
“Düzen kuramayanlar, kaostan kâr etmeye başlar.”
@stratejivefikirler
Libya’dan Çıkarılacak Stratejik Dersler:
1. Devlet aklı, liderin karizmasıyla sınırlı olamaz. Kurumsal yapı her zaman bireylerden daha kalıcıdır.
2. Medya savaşını kaybeden, masaya oturamadan oyundan düşer.
3. Teknolojiye direnç değil, entegrasyon gerekir.
4. Batı’nın getirdiği her ‘barış’, kendi menfaatinin başka bir adıdır.
5. Bir devletin çöküşü, sadece sınırları içinde değil, coğrafyasının ruhunda da hissedilir.
“Bir milletin kaderini belirleyen silahlar değil; neyin uğruna susup neyin uğruna savaştığıdır.”
@stratejivefikirler
Gürkan KARAÇAM

Yorum bırakın