YUGOSLAVYA: KÜRESEL GÜÇLERİN LABORATUVARINDA BÖLÜNEN ÜLKE

Bir devlet neden ve nasıl parçalanır? Kendi içinde sorunları olabilir ama bu, mutlak bir çöküş anlamına gelmez. Asıl mesele, kimin ne zaman düğmeye bastığıdır. İşte Yugoslavya, tam da bu yüzden bir laboratuvar olarak seçildi. Bu bölünme, sadece etnik bir hesaplaşma değildi. Küresel güçlerin, “21. yüzyılda ülkeler nasıl parçalanmalı?” sorusuna verdiği ilk büyük cevaptı ve bu cevap, kanla, gözyaşıyla, binlerce insanın hayatına mal olan bir savaşla verildi.

BİR ÜLKENİN ÖLÜM FERMANI NASIL İMZALANIR?

“Bölünmek, bazen içeriden başlar. Ama asıl yıkımı dışarıdan gelen rüzgâr belirler.”

@stratejivefikirler

1980’lere gelindiğinde Yugoslavya, Soğuk Savaş’ın ortasında sıkışmış bir devletti. NATO üyesi değildi, ama Sovyetler’e de yakın değildi. “Bağlantısızlar Hareketi” içinde yer alıyordu. Yani Batı’nın tam kontrolünde değildi. İşte asıl sorun buydu! Batı, Yugoslavya’yı ekonomi üzerinden diz çöktürmek istedi. IMF ve Dünya Bankası, Tito sonrası Yugoslavya’ya “yeniden yapılandırma” reçetesi sundu. Bu, özelleştirme, devlet desteğinin çekilmesi ve pazarın küresel sermayeye açılması anlamına geliyordu. Ancak bu plan, ülkeyi ekonomik bir çıkmaza soktu. 1980’lerin sonuna gelindiğinde, işsizlik tavan yapmış, enflasyon kontrolden çıkmıştı. İşte tam da burada, en etkili silah devreye girdi: Kimlik siyaseti!

ETNİK KİMLİKLERİN SİLAH OLARAK KULLANILMASI

“Önce ekonomik krizi yarat. Sonra insanlara düşmanlarını göster. Onlar birbirini yerken, sen zaferini kutlarsın.”

@stratejivefikirler

Ekonomik kriz, Sırpların, Hırvatların, Boşnakların ve diğer grupların milliyetçiliğini körükledi. Ancak bu yetmezdi. Bunun için medya devreye sokuldu. Batı destekli medya organları, sürekli olarak etnik gruplar arasındaki farklılıkları vurguluyordu. “Hırvatlar, Sırplardan nefret ediyor!”, “Boşnaklar, Sırpların düşmanı!”, “Kosova’daki Arnavutlar tehdit altında!” Medya, bu mesajları her gün yayarak insanları birbirine düşman etmeye başladı. Oysa 50 yıl boyunca bir arada yaşamış insanlar, bir gecede birbirinden nefret etmeye başlamaz. Bunu sağlayan şey, sistematik bir propagandadır ve nihayet, politikacılar da oyuna dahil oldu. Herkes kendi tarafını tuttu. Yugoslav ordusu bölündü. Komşular artık düşmandı. Silahlar dağıtıldı. Ve savaş kaçınılmaz hale geldi.

SIRBİSTAN KİMLER TARAFINDAN DESTEKLENDİ?

“Savaşın kazananı olmaz, ama destekçileri daima kâr eder.”

@stratejivefikirler

Sırbistan’ın bu süreçte yalnız olduğu sanılır, ama işin aslı öyle değildi. Sırplara destek veren ülkeler şunlardı:

Rusya: Sırbistan, Ortodoks dünyasının bir parçasıydı. Ancak 1990’larda Rusya’nın ekonomik ve siyasi olarak çöküşte olması, desteğin sınırlı kalmasına neden oldu.

Fransa: Fransa, Balkanlarda Almanya’nın etkisini dengelemek istiyordu. Almanya’nın Hırvatistan’a verdiği destek karşısında Fransa, Sırbistan’a arka çıktı.

Yunanistan: Ortodoks dayanışması nedeniyle Sırbistan’a lojistik destek verdi. Hatta Yunanistan’dan Sırbistan’a giden gönüllü savaşçılar oldu. Ama asıl büyük destek, Batı’nın sessizliğiyle geldi. Özellikle Bosna’daki soykırım sırasında, NATO müdahale etmedi. Avrupa, “tarafsız” kalmayı tercih etti. Çünkü Bosna’nın zayıf düşmesi, uzun vadede Batı’nın işine geliyordu.

KÜRESEL ŞİRKETLERİN HESABI NEYDİ?

“Savaşlar, ülkeleri değil, pazarları bölmek için çıkarılır.”

@stratejivefikirler

Yugoslavya’nın parçalanmasını en çok kim istedi? Cevap basit: Küresel sermaye!

Silah şirketleri: ABD ve Avrupa merkezli silah üreticileri, savaşın her iki tarafına da silah sattı. Sırplara Rus silahları giderken, Hırvatlara Batı silahları aktı.

Enerji şirketleri: Bölge zayıflayınca, Batı’nın enerji projeleri için yeni alanlar açıldı. Özellikle Kosova ve Sırbistan’daki doğal kaynaklar, büyük enerji devlerinin ilgisini çekti.

Uluslararası finans kuruluşları: Bölünen Yugoslav devletleri, Batı’ya ekonomik olarak bağımlı hale geldi. IMF, yeni kurulan devletlere borç verdi ve onları küresel ekonomiye eklemledi.

Sonuç? Yugoslavya diye bir ülke kalmadı, ama küresel şirketler yeni pazarlar kazandı.

BUGÜNÜN DERSİ: YARININ YUGOSLAVYASI KİM OLACAK?

“Büyük güçler, küçük devletleri bölerek büyür. Sizce sıra kime gelecek?”

@stratejivefikirler

Yugoslavya’nın parçalanması, bir ülkenin nasıl adım adım yok edileceğinin en net örneğidir.

1. Ekonomik kriz yaratılır.

2. Etnik bölünmeler kışkırtılır.

3. Medyayla düşmanlık pompalanır.

4. Silahlar dağıtılır.

5. Sonunda bölge, küresel sermayenin kontrolüne girer.

Bu model, sadece Yugoslavya’da değil, Orta Doğu’da, Afrika’da ve hatta Avrupa’nın bazı bölgelerinde bile uygulanmaktadır. Yarın hangi ülkenin başına geleceğini bilmek zor, ama şunu unutmamak gerek: Kimse bir gecede düşman olmaz. Bu, bir süreçtir. Ve eğer bu süreci doğru okursak, aynı oyuna düşmemek için elimizde bir şans olabilir. Sorulması gereken asıl soru şudur: Bugün, bu modelin kime uygulanacağını biliyor muyuz?

Gürkan KARAÇAM

Yorumlar

Yorum bırakın