DEMOKRASİ: SANDIKTAN ÇIKAN BÜYÜK ALDATMACA

Gerçek Güç Sandıkta mı, Sermayede mi?

“Demokrasi, halkın yönettiğine inanması için tasarlanmış en büyük sihirbazlık gösterisidir.”

http://www.gurkankaracam.org

Dünyada demokrasi denilince akla ne gelir? Seçimler, oy sandıkları, halkın iradesi… Peki bu ne kadar doğru? Gerçekten halk mı yönetiyor, yoksa halkın yönetiyor gibi hissetmesi mi sağlanıyor?Tarihe dikkatle bakın. Fransız İhtilali’nde krallar ve aristokratlar devrildiğinde, halkyönetimi ele geçirdi sanıldı. Oysa taht boş kalmadı. Hükümdarlar gitti, yerine sermaye sahipleri geçti. Bugün de durum farklı değil. Seçimler, halkın kendi yöneticisini belirlediği bir mekanizma olarak sunuluyor ama gerçekte kimlerin seçileceğine karar verenler başka.

Senatörleri Kim Seçiyor?

“Halk sandığa gidip seçtiğini sanır ama gerçekte sadece kendisi için önceden belirlenmiş adaylardan birine mühür basar.”

http://www.gurkankaracam.org

Bugün dünyadaki büyük güç merkezlerine bakalım. ABD, dünyanın en büyük demokrasisi olarak gösterilir ama orada halkın yönetime etkisi çok sınırlıdır. ABD Senatosu’nda görev yapanların büyük çoğunluğu, dev şirketlerin desteklediği isimlerden oluşur. Seçim kampanyaları için milyarlarca dolar harcanır. Peki bu paralar nereden gelir? Küçük bağışçılardan mı? Hayır. Büyük finans şirketleri, teknoloji devleri, enerji lobileri, ilaç firmaları

Seçim kampanyalarını kim finanse ederse, senatörleri de o seçmiş olur. Bir senatörün ya da bir başkan adayının seçilmesi için milyonlarca dolar gerekiyor. Halktan kaç kişi böyle bir paraya sahip? Seçim kazanmanın maliyeti, halkın oyundan daha etkili değil mi? Seçimler, sadece parası olanların girebildiği bir oyun haline gelmiş durumda. Seçime girme hakkınız var ama yarışa başlamanız için finansörlerinizin olması şart.

Parayı Veren, Senatörü Seçer

“Halkın oyları sayılır ama gerçek kararlar, seçimlerden çok önce verilir.”

http://www.gurkankaracam.org

Bu sistem sadece ABD’ye özgü değil. Avrupa ülkelerinde de durum farklı değil. Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini analiz edelim. Adayların ortaya çıkması, büyük medya gruplarının desteğine bağlıdır. Bu medya grupları kimlere aittir? Bankalar, sanayi devleri ve iş dünyasının önde gelen isimlerine. Yani halkın neyi düşüneceği, neye inanacağı, kimleri “lider” olarak göreceği çok önceden belirlenir. Almanya’da ise partiler içindeki güç dengeleri, adayların kimler olacağını belirler. Halk seçim yaparken aslında sadece parti içi güç savaşlarının sonucunu onaylamış olur. İngiltere’ye bakalım. Orada da Başbakanı halk değil, partilerin içindeki elitler belirler. İngiltere Başbakanı, seçmenler tarafından değil, iktidardaki partinin milletvekilleri tarafından seçilir. Halk, kimin o partinin lideri olacağına bile karar veremez.

Seçenekleri Kim Belirliyor?

“Menüyü mutfakta hazırlayanlar, senin ne yiyeceğini çoktan seçmiştir.”

http://www.gurkankaracam.org

Halka her zaman iki ya da üç seçenek sunulur. Fakat bu seçeneklerin kimler olacağına karar veren mekanizmalar hep aynıdır. Ön seçimler, parti içi dengeler, medya desteği ve sermaye akışı

Eğer bir aday büyük finans çevrelerinden, medya patronlarından ya da güç odaklarından onay almazsa, aday bile olamaz.

Özgür seçim olabilmesi için halkın adayları özgürce belirleyebilmesi gerekir. Ama bugünün dünyasında seçimlerin şekillendiği mekanizmalar şunlardır:

1. Parti Genel Merkezleri: Aday listeleri halk tarafından değil, partinin üst yönetimi tarafından belirlenir.

2. Medya Grupları: Kimi destekleyeceklerine medya patronları karar verir, halk sadece o isimleri görür ve tanır.

3. Lobiler ve Finansörler: Seçim kampanyalarını finanse edenler, adayın gelecekteki politikalarını belirler.

4. İstihbarat ve Bürokrasi: Devlet içinde kökleşmiş mekanizmalar, hangi adayın sisteme uygun olup olmadığını belirler.

Sonuç! Halk, sadece önüne konan seçeneklerden birine oy verir.

Demokrasi Bir Kandırmacadır

“Gerçek demokrasi, halkın sadece seyirci olduğu bir tiyatro oyunudur.”

http://www.gurkankaracam.org

Bugün seçimlerin büyük çoğunluğu birer tiyatrodan ibarettir. Kazananın kim olacağı seçim gecesi değil, yıllar öncesinden belirlenir. Kampanya bağışları, medya stratejileri ve küresel sermaye desteği olmadan hiçbir lider yükselmez. Halk, sadece büyük resmin içinde küçük bir figür olarak kalır. İşte bu yüzden demokrasi, bir illüzyondur. Seçimler, halkın bir şeyleri değiştirdiğini sanmasını sağlamak için organize edilir. Ama ipleri elinde tutanlar, hiç değişmez. Sistemin içindeki gerçek güç odakları, her zaman yerinde kalır.

“Seçimler değişir, ama efendiler hep aynı kalır.”

http://www.gurkankaracam.org

Gürkan KARAÇAM

Yorumlar

Yorum bırakın